Atilla Dağıstanlı

Atilla Dağıstanlı

AT GÖZLÜĞÜ

AT GÖZLÜĞÜ

 

                                                                     

 

Evcilleştirilmiş atların,çevrelerinde olanları görüp  ürkmemeleri  için gözlerinin yanlarına koyulan  deri parçasıdır.

Doğal ortamda yaşayan atlar için böyle bir durum yoktur.

Yani  özgürdürler.

Yaşamı kendi akışı içinde yaşarlar.

Atların gözlerinin yanına  koyulan ve at gözlüğü denilen o deri parçası çıkarıldığında at’ın psikolojisi  değişir,çevresinde  olan biten her şeyden olumsuz etkilenir,huysuzlaşır,sonra giderek alışır ve doğada yaşayan akrabaları gibi yaşamaya başlar.

 

İnsan için aynı şeyi söylemek olası değil;çünkü at yaşadığı değişikliklere içgüdüsel olarak tepki verir,sonra da alışarak onunla yaşamaya başlar.

İnsanı öyle mi ?

İnsan önce yanlış,doğru  bir düşünür.

Sessiz kalır,içgüdüsel olarak hangisinin işine geldiğini aklından geçirir,seçer.

Ve işine gelen her neyse ona sahip çıkar,kişisel beklentileri  tatmin olduğu sürece de dokunulmasına,eleştirilmesine izin vermez ve en önemlisi sorgulamaz.

Kendi çıkarı için kendisini; kendi yarattığı bir tutkuya  tutsak eder.

Ve ne acıdır ki,kaybetme korkusu yüzünden,tutsaklığına  öylesine bağlanır,öylesine değer verir ki,onu en kutsal makama çıkarır ve  sonunda  KENDİ KANAAT TANRISI’ nı yaratarak düşünme,sorgulama,uygulama  gibi yeteneklerini tümden mağmaya atarak yakıp yok eder.

 

2 kere 2’nin dört ettiği,suyun formülünün H2,0 olduğu bilimsel bir gerçektir;ama o daha çok insanların düşüncelerinde  yaratıp daha sonra da başkalarına aşıladıkları olağanüstü  varlıklara inanmayı sever.

Her yıl şeytanı  taşlamaya gider;ama düşünmez ki ‘’Şeytan Mekke’ye girdiyse’’ demek ki insandan daha akıllıdır,o halde şeytan denilen yaratık ya da varlık bu denli salak mıdır ki her yıl aynı yere gitsin,aynı yerde otursun ve kendisini taşlatsın.

Bunları yapan insanoğlu,şeytan taşlama eyleminin  Araplara ne kadar para kazandırdığını,kendisinin de aynı taşa kimbilir kaç defa kaç dolar ödediğini ve bunu neden yaptığını hiç düşünmez.

 

Bir zamanlar dinler arası diyalog için Mekke’ye giden bilmem kaçıncı  papaya,uçak inmek üzereyken haber ajansı muhabiri  bir gazeteci sormuş:’’PAPA HAZRETLERİ GENELEVLER HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ ?’

Papa  hiç duraksamadan şaşkın bir biçimde  gazeteciye,’’ MEKKE DE GENELEV VAR MI ?’’ demiş.

Ertesi günü bütün gazetelerin manşeti:PAPA HAZRETLERİ MEKKE DE GENELEV VAR MI ?  olmuş.

Başlığı okuyanlar,vay anasını diye başlayıp haberi okuduklarında haberin içeriğinin başlıktaki gibi olmadığını anlamışlar.

Bu bir gazetecilik kurnazlığıdır.

 Turgut Özal ile  seyahat eden bazı gazeteciler paylaşmıştı,bir de yanlış anımsamıyorsam Emin Çölaşan’ın,’’Turgut Nereye Koşuyor ‘’kitabında okumuştum.

 Özal İstanbul’dan İzmir’e giderken, gazetecilere,’’ arkadaşlar,Bursa üzerindemiyiz ?’’ diye sormuşmuş,gazetec iler yanıt vermeyince,’’şey ,bilmem nerem kaşındı da ondan sordum.’’

Şimdi bu doğruysa  bunun adını ne koymak gerekir ?

 Yine bir anı,sözde Kenan Evren Zeki  Müren’e sormuş,’’ Zeki bey size niye paşa diyorlar ?’’

Zeki Müren,tebessüm etmiş,o ince zekasıyla,’’ size ib.. ne diyemedikleri için’’ yanıtı vermiş.

 Bir tarihte de,gazeteciler Özal’a sordular:’’ siyasi yasakları kadırack mısınız ?

Özal,’’düşünüyoruz’’ dedi.

Gazeteciler bu kez Demirel’e sordular:’’siyasi yasaklar kalkarsa adaylığınızı koyacak mısınız ?’’

Demirel,kendine özel tavırlarıyla yanıtladı:’’ KALKTI DA GOMADIK MI ?’’

Ertesi günü bütün gazetelerin manşeti:DEMİREL: KALKTI DA GOMADIK MI ?

Hadi bakalım düşünelim,şeytan bunun neresinde ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atilla Dağıstanlı Arşivi
SON YAZILAR