AYDIN AYDIN OLALI
Sivaslı bir dostum vardı…
İşi gereği İstanbul’da yaşamış;ama hanımı Aydın’lı olduğu için ‘’hanım köylü’’ olup Aydın’a taşınmıştı.
Bir gün kendi aramızda sohbet ederken,dedi ki;’’ Çocuktum,üç gün belediye hoperlörlerinden duyuru yapıldı.
‘’Devlet Senfoni Orkestrası Sivas’ta’’ diye.
Devlet senfoni orkestrası da neydi ilk kez duyuyorduk.
O gün geldiğinde ,spor salonuna koştuk.
İğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık.
Siyah kuyruklu takım elbiseli;ama garsonlar gibi boğazlarına kelebek gibi bir şeyler takmış adamları orta yerde dolaşıp duruyorlar…
Sivaslılar devlet senfoni orkestrası nedir görmeye ,öğrenmeye koşuyorlar,hem nasıl olsa parasız.
Biz de girdik salona…
O siyah takım elbiseli ,garson gibi giyinmiş adamlar ve kadınlar sıra sıra oturmuşlar…
Bir adam çıktı,mikrofonu eline aldı ve
‘’ sanat sever Sivaslılar,şimdi Devlet Senfoni Orkestrasının konserini dinleyeceksiniz’’ dedi.
Birisi oradan atıldı.
İlk çalacakları türkü ,’’ Sivas’ın yollarına ,çıkarım dağlarına’’
Bir başkası başka bir şey söyledi;ama hiç birinin ki olmadı.
O siyah takım elbiseli,garson gibi giyinmiş adamlar ve kadınlar başladılar çalmaya…
Gıy gıy,gıııııy
Gıy gıy bir yükseliyor,bir alçalıyor…
Sivaslılar,birbirlerinin yüzüne bakıyorlar…
Ne çalınanları anlıyorlar,
Ne de oynuyorlar..
Bir uğultudur giderek artıyor..
Sonunda ,o adam tekrar mikrofonu eline alıyor ve
Sanat sever Sivaslılar Devlet Senfoni Orkestrasının konserini dinlediniz,diyor.
Sivaslılar,anlaşılmadık bir şeyler mırıldanarak salonun terk ediyorlar…
Ertesi gün Sivas gazetelerinin başlıkları:
SİVAS SİVAS OLALI BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİ…
Kimin parlak fikriydi enazından ben bilmiyorum,İstanbul’un Fethi’nin 565.yıl dönümü Aydın’da kutlandı.
Ama nasıl kutlama,daha öğlen saatlerinde kent merkezine giden ana yollar trafiğe kapatılmış,yollara masalar kurulmuş,araç trafiği arap saçına dönmüş,yürüyen de,araba kullananda küfürün bini bir para…
Bu ne ya ?
İstanbul’un fethinin 565.yıl dönümü kutlamaları..
Oda nereden çıktı ?
Çıktı kardeşim,bana ne soruyorsun,git Vali beye sor,bak onun adı yazılı..
Aydın Gazeteciler Cemiyeti’ne çıkıp kuş bakışı baktım alana…
Olmaz böyle şey,sanki kasten yapılmış..
Yukarıdan aşağıya çıkan araçlar tren vagonu gibi arka arkaya dizilmişler santim santim yürüyorlar..
Ben de merak ediyorum,bu araçlarda hasta birisi,hamile bir kadın ya da kap krizi geçiren birisi olursa hastaneye nasıl yetiştirilir ?
Yetişmez,ranmetli olursa şehit mi sayılır,yoksa bilerek ölüme mi gönderilmiş olur ?
İstanbul’un fethinin 565.yılı kutlanacaksa,buna bağlı olarak iftar yemeği verilecekse niye şehrin merkezi felce uğratılır ?
Neden insanlara işkence gibi eziyet edilir ?
Menderes Stadyumunda yapılsa olmaz mıydı ?
Yoksa böyle yapılmasının bir başka nedeni mi var ?
Üstüne üstlük her fırsatta adını anmamak için gayret sarf ettikleri Mustafa Kemal Atatürk’ün iki devasa posteri orda yerde olana bitene bakıyor…
Bunu yazarken aklıma geldi,Aydın milli eğitim Müdürü Atatürk’ün adını metinlerden çıkarttığı için hakkında soruşturma başlatıldı mı ?
Ayrıca Valilikçe organize edilen Kitap Fuarına gelen çakma tarihçi Mehmet Çelik’i kim davet etti ?
Atatürk düşmanı olan bu çakma tarihçi hakkında bilgi alınmadan mı davet edildi ?
Bu parlak fikir kimin acaba ?
Bu parlak fikri uygulamak için Vali beyin arkasına saklanan kim acaba ?
Vali bey,bu uygulamanın kentin merkezinde yapılmasının sakıncaları konusunda ikna edici olamadılar mı acaba?
Süleyman Demirel’in ünlü sözlerindendir,’’MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ’’
Yakında öğreniriz kimin şirin görünmek istediğini…
Öyle de olsa böyle de olsa ,Sivaslıların bir zamanlar dediği gibi
AYDIN AYDIN OLALI BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİ Mİ DİYECEĞİZ BUNDAN KELLİ…