Atilla Dağıstanlı

Atilla Dağıstanlı

AYDIN BAROSU VE GÖKHAN BOZKURT

AYDIN BAROSU VE GÖKHAN BOZKURT

Farklılıkçı insanlar nerede olurlarsa olsunlar, kendilerini fark ettirirler.
Aynılıkçı insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda, yaşam genelde tek düze akar gider.
Bu ezberlenmiş yaşam şeklidir…
Haftanın günleri bellidir.
Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar.
Haftanın günleri bellidir; ama her gün kendine özgü farklılıklar gösterir.
Takvimdeki günlerin ezber düzeninde olması kabul edilmiş bir kuraldır; ancak günlerin akışı çok farklıdır.
Aynılıkçı insanlar hipnotize edilmiş gibi hep aynı şeyleri yaşarken, ’’Bugün de akşam oldu’’ diyerek kısır döngüyü tanımlarlar.
Farklılıkçı insanlar yaratılışları gereği illaki akıp giden zaman içindeki yaşama çomak sokarlar.
Ve bu çomak sokma eylemi ezberlenmiş yaşamı kabullenmişleri rahatsız eder…
‘’eski köyde yeni adet’’ diyerek tepki gösterirler.

Avukat Gökhan Bozkurt, Aydın Barosu Başkanı olduğundan bu yana sadece, avukatlar arasında değil, Aydın’ın tüm sosyal yaşamında farklılıklar kendini göstermeye başladı.

Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt’un farklılıkçı eylemlerini yazarken, geçmişteki baro başkanlarını eleştirdiğim sanılmasın. Sadece gözlemlerimden yola çıkarak aradaki farkı göstermeye çalışıyorum.
Örneğin, uzun yıllar önce 5 Nisan Avukatlar gününde Kuşadası’na gidip Mahmut Esat Bozkurt’un mezarını ziyaret etmek, baro başkanı tarafından günün önemini vurgulayan konuşma yapmak gelenekselleşmişti.
O günün gecesinde de avukatların Aydınlılarla birlikte eğlendiklerini bir gazeteci olarak anımsamıyorum.

Gökhan Bozkurt, Aydın Barosu Başkanı olduğu gün, Baro ile Aydınlılar arasında farklı bir iletişim süreci başladı.
Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt ve yönetim kurulu üyeleri, her türlü etkinliklerini bülten gibi duyurmak yerine, birlikte yaşayarak paylaştılar.
Bana göre bu bir ezber bozmaydı, alışkanlık kalıplarının kırılmasıydı.
Baronun, felsefesi haktan ve halktan yana olmak değil midir?
Düşüncemin doğru olduğuna inanıyorum; çünkü hakkını arayan halkla, hak’ı savunan avukat arasında ulaşılmazlık duvarları değil, yan yana olmaktan daha doğal ne olabilir ki?

Etkinlik gecelerinde ADÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi soprano Olcay Şahin ve arkadaşlarını dinlemenin verdiği huzur ve keyfin kaynağı farklılıkçı düşüncenin eylemi değil midir?

Aydın Barosu’nun sosyal tesislerinde kutlanılan avukatlar gecesine davet edilenler arasında, Aydın’ı çeşitli alanlarda temsil edenlerde vardı; ancak bu zatı muhteremler nedense giriş kapısıyla protokol masası arasında kalmayı yeğlediler.

06 Nisan Cumartesi gecesi Şükran Güngör-Yıldız Kenter Kültür Merkezi tiyatro salonundaki, İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğunu verdiği konser tek kelimeyle muhteşemdi.

Topluluğun sunduğu şarkılar, ezgiler yaşı 40’ın üzerinde olanları sayfa sayfa geçmişe götürerek Yeşilçam şarkılarını bir kez daha yaşattı.

Hele, bir zamanlar Melike Demirağ’ın okuduğu ‘’Arkadaş’’ şarkısı hiç kimseyi olmasa bile beni 70’li yıllara götürdü, şarkıyı dinlerken filmde sahne sahne belleğimde canlandı.

İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu bu tür etkinliklerini İzmir’de sürekli yapıyor.
İzmir’de yaşayanlar bu açıdan şanslılar, işte bizlerde Aydın Barosunun bu organizasyonu sayesinde bu farklılığı yaşadık.

Bu tür etkinliklerin Aydın’daki sivil toplum örgütlerince tekrarlanması dileğiyle Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt ve Yönetimine teşekkür ediyoruz. 
Dilerim, Aydın’ı çeşitli alanlarda temsil etme yetki ve sorumluluğunu üstlenmiş olanlarda içlerinden geldikleri halkla birlikte davranmayı, kaynaşmayı en azından deneyebilirler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atilla Dağıstanlı Arşivi
SON YAZILAR