AYŞE AKTAŞ

AYŞE AKTAŞ

Doğru ve etkili iletişim 

Doğru ve etkili iletişim 

Günlük hayatımızda iş yerimizde ya da ev içerisinde ailemizle, arkadaşlarımızla sosyal varlıklar olarak sosyalleşme pratiklerimizi geliştirirken sözlü yada yazılı iletişimin yanında sözsüz iletişim olarak beden dilimizi de kullanırız. Teknolojinin hayatımıza girmesiyle sosyal medyayı bir iletişim aracı olarak kullanmaktayız. İletişim, hem özel hayatımızda hem de iş hayatımızda duygu ve düşüncelerimizi karşı tarafa aktarmaktır. Bilgi alışverişinde duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak iletişimimizi geliştirmektedir. İnsanların doğası gereği iletişim kurması en temel ihtiyaçları arasındadır. Sağlıklı iletişim kurmak için ise olmazsa olmazlar vardır. Bunların en başında doğal olmak, anlayışlı olmak, egolara yenik düşmemek, saygılı olmak, empati kurabilmek, güven telkin etmek, kişileri değil problemi tartışmak gibi temel kurallardan oluşur. İletişimi olumsuz etkileyen etkenler ise, emir kipi ile konuşmak, tehditkâr konuşmak, konuyu tamamen saptırmak, karşıdaki kişiyi anlamadan eleştirmek, nutuk çekmek, yargılamak ve direk suçlamak ve en önemlisi ise yüksek sesle hitap etmek. Sonuç olarak iletişim kurmak unutulan bir eylem haline geldi.
Her şey bizim elimizde aslında sağlıklı bir iletişim için yapmamız gereken o kadar kolay ki. Çünkü bazen haksızken haklı çıkmak, haklıyken haksız çıkmak sadece iletişimi iyi kuramadığımız için olabiliyor. Aslında iyi iletişim kurmak sadece karşımızdaki için değil kendimizi iyi hissetmemiz içinde büyük etkendir. Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız dinleyin ve söyleyin. Ancak dinlemekten kasıt duymak değil. Gerçekten anlamak için dinlemek, empati kurarak dinlemek. Yapılan araştırmalara göre iletişimin yüzde 60’ı beden dili, yüzde 30’unu ses tonu ve sadece yüzde 10’nu ise sözcükler oluşturur. İnsanlar ne söylediğimizden daha çok nasıl söylediğimize bakar. Belki iyi niyet ve bir takım uyarılar içeren belki de yanlış yapılan yada eksik tutulan bir şeyler yaptınız fakat siz bunu ses tonunuzu ayarlayamadan emir kipi ile söylediğiniz anda ne verdiğiniz mesaj nede iyi niyetli uyarıcınız karşınızdaki insana geçer.
Beden dilinde eller en çok mesaj erdiğimiz organlarımızdır. Avuçların açık olması ve belden yukarı durması inandırıcılık ve güven sağlar. Gözlerimizin açık bir şekilde tebessümle bakması karşımızdakine beni dinliyor ve anlıyor mesajı verir. Yine iletişimde karşımızdaki kişi konuşurken kafamızı arada sallamamız kişiyi önemseyip dinlediğimiz anlamına gelir. Kolları kapalı tutmak o kişiye iletişimi kapattığımız anlamına gelir.
İletişim kırmak, argo konuşmak ve sözlü şiddete uğratmak değildir. İletişim samimi şekilde yapılan duygu ve düşünce alış verişidir. Aslında işin zor kısmıdır kavga ederek konuşmak yada karşı tarafın kalbini kırarak konuşmak. Çünkü insan kalbini kırdıktan sonra ve gönlünü almak çok daha zorlaşacak. Empatik bir yaklaşımla iletişime geçip kişinin söylemlerine 5 saniye düşünüp tepki vermek çok daha kolay diye düşünüyorum. Doğru bildiğimiz yanlışları anlamak artık çok da zor değil. Haklıyken haksız duruma düşmeyelim çünkü karşı tarafa verebileceğimiz en büyük ceza bazen, karşı tarafı yok saymaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE AKTAŞ Arşivi
SON YAZILAR