AYLİN ALATAŞ

AYLİN ALATAŞ

FARKLIYIZ AMA ASLINDA AYNIYIZ

FARKLIYIZ AMA ASLINDA AYNIYIZ

Nasılsın diye sorulduğunda iyiyim demeye alışmışız. Koskoca dünya da o kadar insan arasında bazen yalnız hissederiz kendimizi, sokakta yürürken insanlara çarpar özür dileriz, bu kargaşanın içerisinde  bazılarımız çay bahçesinde bir iki bardak çay içmekle bazılarımız sevdikleriyle sohbet etmekle bazılarımız son ses müziğe eşlik etmekle bazılarımız güzel bir filmin karşısına geçip çekirdek çitlemekle kendini mutlu hissediyor. Dünya denilen resme uzaktan bakınca her insan iki kolu iki bacağı farklı farklı yüzleri olan kuru kalabalık gibi ama o resmin içine girince ve daha dikkatli inceleyince her insanın aslında bir dünya olduğunu anlıyorum ve bazen bu durum beni şaşırtıyor. Çünkü o kadar kendi hayat telaşıma düşüyorum ki benimkinden başka dünyalarında var olduğunu unutuyorum. Neden unutuyorum? Aynı resmi paylaştığım, bazıları ile aynı düşüncelerimin olduğu, müzik zevklerinizin benzediği daha bir çok konuda birbirimize benzediğimiz insanlarında kendi dünyaları olduğunu neden unutuyorum? Çünkü ben onlarlayken gördüğüm şey onların dışı, öyle bir duruma düştük ki artık dışını beğenmediğimiz birinin içini merak etmiyoruz zaten kimse içini göstermek istemiyor, herkesin farklı ortamlar için farklı  farklı  maskeleri var. Birbirinden farklı bu kadar insan bu kadar hayat ama hepsini ortak paydada toplayan bir amaçları var kendilerine iyi gelen şeyleri yapmak yani kendilerini mutlu etmek.
SİZİ NE MUTLU EDER? 
Kimileri ufak tefek şeylerle mutlu olurken kimilerimiz için mutluluğun doyum noktası biraz daha ulaşılması zor olabiliyor. Sahip olduklarımızın – evimiz, arabamız, telefonumuz- daha üst modeli çıktığında onu değiştirmekle mutlu olur bazısı, bazısı da yağmurdan sonra ki toprak kokusuyla, sevdiği kitabın sonu mutlu bitince yada izlediği filmdeki aşıklar kavuşunca mutlu olur. Mutlu olduğumuz şeyler farklı olduğu gibi bizlerde farklıyız ama bu bahsi geçen farklılık fiziksel değil iç dünyamızın farklılığı. Geceleyin herkes kendi kabuğuna çekildiğinde yada yıldızları izlerken hepimiz mutlaka düşünmüşüzdür, “koskoca evrende bir nokta kadar bile yer kaplamıyorum. “ diye. Bu boşluktan ve yalnızlıktan kurtulmak için başka insanlara sığınırız ama onlardan da zarar gördüğümüzde bizi bir süre mutlu eden ama bize zarar vermediğini düşündüğümüz eşyalara sığınırız. 
İşte tam bu noktada başlıyor bir üst modelini alma sevdası. İç dünyamızla ilgilenmeyen insanların arasında kabul görülebilmek için sahip olduğumuz eşyalarla ‘havalı’, ‘karizmatik’ görünerek içlerinde yer edinmeye çalışırız. Tam bu noktada pahalı saatler, telefonlar, evler, arabalar.. devreye giriyor. Belki de hiç kullanmayacağımız ama bir heves uğruna aldığımız bir sürü eşyayı evimizde saklıyoruz, idare etmesine rağmen pek bir farkı olmasa da yenisini daha pahalıya alıyoruz, aldıkça alıyoruz. Sonra ne mi oluyor o eşyalar biriktikçe yükümüzde artıyor bu sadece eşyalar için geçerli olan bir şey değil, hayatımıza giren ve bize zarar veren insanları da hayatımızdan çıkarmadığımız sürece sırtımızda ki yük artıyor sonra gelsin depresyonlar gelsin bunalımlar. Yüklerimizden kurtulmanın zamanı geldi de geçiyor. O bir zamanlar çok severek aldığınız ama kapalı kutularda kala kala eskiyen eşyaları birileriyle paylaşmayı deneyin inanın iyilik yeni alınan pahalı bir eşyadan daha uzun süre sizi mutlu eder, bir zamanlar yakın olduğunuz ama artık size zarar verdiğini düşündüğünüz, onunlayken mutlu hissetmediğiniz birinin yanınızda kalması için ısrar etmeyin, bırakın gitsin çünkü eşyalar bedeninize yük ise yanında mutlu olmadığınız bir arkadaş ta ruhunuza ağır yüktür. Umarım fazlalıklar konusunda ki takıntılı ısrarımızdan kurtulur ve insanların iç dünyalarını merak etmeyi ve sevmeyi deneriz çünkü hayat bu şekilde yaşamak için çok kısa, uğraşmamız gereken bir sürü şey varken bu sayede kendimizi biraz daha hafiflemiş hissedebiliriz. 
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
AYLİN ALATAŞ Arşivi
SON YAZILAR