İş Bankası’nın kuruluş sermayesini getiren isim senelerce Aydın'da yaşamış!

İş Bankası’nın kuruluş sermayesini getiren isim senelerce Aydın'da yaşamış!
ABONE OL
Hindistan Bombay’dan Kuvayi Milliye’ye yardım parası getirdiği öne sürülen Türkistanlı ismin 1983 yılına kadar Aydın’a bağlı Ortaklar’da yaşadığı öğrenildi. 

Yenişafak Yazarı Faruk Aksoy’un, “İş Bankası’na Bombay’dan para getiren Türkistanlı aileyi buldum” başlığıyla 20 Eylül 2018’de kaleme aldığı yazıda bahsi geçen Abdülmennan Efendi’nin gerçek adının, Abdülmennan Tor olduğu ve senelerce Aydın’a bağlı Ortaklar’da yaşadığı ortaya çıktı. Tor’un Türkiye’ye Hindistan’dan yardım parası getirdiği 1922’nin ardından yurda 4 yıl sonra tekrar giriş yaparak 1983 yılına kadar Aydın’a bağlı Ortaklar’da yaşadığı öğrenildi. 

TARİHİ GERÇEĞİ PAYLAŞTI!

Geçtiğimiz yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İş Bankası ile ilgili çıkışlarının ardından bu bankanın kuruluş sermayesini oluşturan kaynağın izini süren Yazar Faruk Aksoy’un, “İş Bankası’na Bombay’dan para getiren Türkistanlı aileyi buldum” başlıklı yazısında geçen ‘Abdülmennan Efendi’nin ömrünün en uzun zamanlarını Aydın’a bağlı Ortaklar’da geçirdiği ortaya çıktı. Aksoy’un yazısını yayınlanmasından 4 yıl sonra sosyal medya hesabından paylaşarak açıklama yapan Abdülmennan Efendi’nin torunu Endüstri Mühendisi Abdülmennan Tor, aynı adı taşıdığı dedesiyle ilgili tarihi gerçeği paylaştı. 

“ORTAKLAR’DA METFUNDUR” 

Faruk Aksoy’un ismine yer vermemesine rağmen kendisinin gönderdiği düşünülen mektubu iliştirdiği söz konusu yazıyı sosyal medya hesabından paylaşarak tarihe not düşen Abdülmennân Tor, “Yazıda bahsi geçen Hacı "Abdülmennan" (Aravanî) Tor dedem'dir ve Ortaklar'da (Germencik, Aydın) metfundur” ifadelerini kullandı.

AYDIN’DA YETİM BİR KIZ İLE EVLENİYOR

Faruk Aksoy, “İş Bankası’na Bombay’dan para getiren Türkistanlı aileyi buldum” adlı yazısında yer verdiği mektupta özetle Abdülmenan Efendi’nin Bombay’da, Türkistan’dan göçmüş Müslümanlarla Anadolu’da başlayan kurtuluş mücadelesine destek olmak, yardım toplamak için dernek kurduğu ve toplanan yardım paralarının silsileler halinde Türkiye’ye gönderildiği belirtiliyor. 1922’de Adana’da Kuva-yı Milliye’ye bu parayı teslim eden Tor, yurda tekrar giriş yaptığı 1926’dan sonra Aydın Ortaklar’da 1983’e kadar ömrünü sürdürüyor. Rumlardan kalma bir kilisede yaşamını kuran Tor, Kurtuluş Savaşı sırasında anne ve babasını kaybetmiş bir yetim kız ile evleniyor. Abdülmennan Efendi’nin Türk vatandaşlığına geçtiği bilgiler, nüfus aile defterinde “Adana Yarbaşı Mahallesinden Aydın Ortaklar’a nakil” şeklinde belirtiliyor. 

Yazar Aksoy, Abdülmennan Efendi’nin, Bombay’dan getirdiği altınların İş Bankası’nın sermayesi olarak kullanıldığını bankanın kendi verdiği gazete ilanının da ortaya koyduğunu ancak araştırmalarını daha sürdüreceğini de yazısına ekliyor. 

FARUK AKSOY’UN İLGİLİ YAZISI ŞU ŞEKİLDE; 

1919’da, bugün Özbekistan ile Kırgızistan sınırında bulunan Aravan’dan çıkarak, Afgan dağlarından Bombay’a hicret eden dedem Abdülmennan’ın, Türkiye’deki hikâyesi, daha önce 12 yaşında Hac dönüşünde uğradığı Anadolu topraklarına bu defa Kurtuluş Savaşını başlatan Mustafa Kemal Paşa’ya, Türk yurdunu koruması için toplanan yardım paralarını teslim etmeye gelmesi ile başlıyor.

Doğduğu, okuduğu ve bir gelecek kurmak istediği ata topraklarını terk etmek zorunda kalması daha acı bir hikâyenin arka planı, onu başka zaman anlatabilirim.

18.yy’dan itibaren Rus Çarlığının işgallerine türlü acılarına muhatap olmuş, Türkistan’daki Türk topluluklarının Enver Paşa ile birlikte başlattığı Milli Mücadelede yer alan dedem, büyük kız kardeşlerinin katlinin ardından, Bolşevik Devrimi sırasında Hacda bulunan ve daha sonra memlekete, Türkistan’a yeniden dönemeyen babasını aramaya Hicaz’a gitmeye karar vermesi ile başlıyor.

Dört arkadaşı ile birlikte bir Kırgız rehber eşliğinde karlı Afgan dağlarından türlü zorluklarla bir trene biniyor ve Bombay’a ulaşıyorlar.

Bombay’da, Mescid-i Zekeriya’da kalıyorlar, o sırada Hint-Müslüman gerginliği had safhada, bir tas süt bulmak için dahi günler geçiyor, bulunamıyor.

Annemin, dedemle Ramazan’da yaptıkları Sahur sohbetlerinden aktardığına göre, Bombay’da, Türkistan’dan göçmüş Müslümanlar bir dernek kuruyorlar.

Bu derneği, Anadolu’da başlayan kurtuluş mücadelesine destek olmak, yardım toplamak için kuruyorlar.

Toplanan yardım paraları silsileler halinde Türkiye’ye gönderiliyor, dedem de bu kaynağın önemli bir kısmını teslim alarak çıktığı yolda, İngiliz işgali altındaki topraklardan türlü mücadeleler altında Şam üzerinden Adana’ya gelerek, oradaki Kuva-yı Milliye’ye bu parayı teslim ediyor.

Parayı teslim etmek üzere kat ettiği yol boyunca, kendi yol parası bitince, Şam’da rast geldiği bir Türkistanlıdan borç alıyor, aldığı borcu geri ödemek için Kudüs’e para kazanmaya gidiyor, burada Mescid-i Aksa’nın tamir işlerinde çalışıyor.

Orada kalıyor, epey çalışıyor, yeterli miktarda parayı kazandıktan sonra borcunu ödemek üzere Şam’a dönüyor.

Kalan parası ile de Hicaz’a, babasını aramaya gidiyor, Hicaz’a geldiğinde, Türkistanlıların yaşadığı bölgeye giderek babasını soruyor, araştırıyor.

Ancak babasının vefat ettiğini, “analığım” dediği babasının ikinci eşinin de yalnız kalmasın niyetiyle Türkistanlı birisiyle evlendirildiğini ve Adana’ya yerleştiğini öğreniyor.

Türkiye’ye Adana’ya bu defa analığını aramak için geliyor.

Ancak geldiğinde analığının çoluk çocuğa karışmış olduğunu öğreniyor, onun düzenini bozmamak için yanından ayrılıyor.

Yolu yıllar sonra Aydın Ortaklar’da son buluyor…

Rumlardan kalma bir kilisede yaşamını kuruyor, Kurtuluş Savaşı sırasında anne ve babasını kaybetmiş bir yetim kız ile evleniyor.

 

Dedemin son gelişinde, Türk vatandaşlığına geçtiği nüfus aile defterinde “Adana Yarbaşı Mahallesinden Aydın Ortaklar’a nakil” şeklinde belirtiliyor.

Ancak son giriş tarihi hakkında yeterli bilgiye ulaşamadık, eminim bu bilgiler arşivlerde bulunuyordur, tahminimiz yardımı getirdiği yıl 1922, son giriş tarihi ise 1925 veya 1926.

Dedem 1983 yılında vefat etti, doğumunu tam olarak bilmediğimiz için 104 yaşında öldüğünü tahmin ediyoruz.

Bu serüvenin önemli bir kısmı da kendi sesinden eski bantlara kayıtlıdır, isterseniz bunları da size dinletebilirim…

***

Bu hikâye hafta başında elektronik mektupla bana ulaştırıldı, ben de sizlerle paylaşmak istedim.

Neden paylaşmak istedim?..

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İş Bankası ile ilgili çıkışından sonra, bu bankanın kuruluş sermayesini oluşturan kaynağın izini sürmek için paylaşmak istedim.

İş Bankası, geçmiş vakitte kendi verdiği bir gazete ilanında, bankanın kuruluş sermayesinde, Hindistan’dan, Bombay’dan gelen paraların da olduğunu belirtmiş.

Bunun üzerine yukarıda okuduğunuz mektubu gönderen arkadaşın annesi bankayı aramış ve Abdülmennan Efendi’nin hikayesini anlatmış, bu ailenin kendileri olduğunu söylemiş, bankadan arayacaklarını söylemişler fakat bir daha kimse dönüş yapmamış.

Ben Celal Bayar’ın anılarında, İş Bankası’nın kuruluş hikâyesini başka okumuştum.

Bayar, gerekli sermayenin İngilizlerden alındığını, Atatürk’ün, İngilizlerle yediği bir akşam yemeğinde bu işi hallettiğini ve kendisinin de Atatürk’e olan hayranlığının bir kat daha arttığını anlatıyordu.

Abdülmennan Efendi’nin, Bombay’dan getirdiği altınların İş Bankası’nın sermayesi olarak kullanıldığını da bankanın kendi verdiği gazete ilanı ortaya koyuyor.

Bu konuyu biraz daha araştıracağım, kayda değer bir şeyler bulursam sizleri de haberdar edeceğim.

Fakat anlamadığım bir şey var…

Son zamanlarda Cumhuriyetin kurucu heyetiyle barışmayı, kuruluş ilkelerini anlamayı önemseyen muhafazakâr siyaset, Lozan’ın yıldönümünde İnönü ile, İş Bankası’ndan söz açıldığında CHP ile, harf inkılâbı meselesinde Atatürk ile tartışmayı sürdürdüğü müddetçe bu konsensüs, bu barış nasıl sağlanacak, doğrusu merak ediyorum.

is-bankasinin-kurulus-sermayesini-getiren-isim-senelerce-aydinda-yasamis-293662-b71d180135fdc7ab184642cf61ca95e1.jpg

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum