ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVALARINDA MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ
Siz kıymetli okuyucularıma bugün aile hukukunda en çok merak edilen boşanma davalarında özel boşanma sebebi olarak karşımıza çıkan zina sebebiyle boşanma davasında manevi tazminat taleplerinden bahsedeceğim. Söz konusu davalara ilişkin emsal nitelik teşkil eden kararı örneklerle birlikte anlatmaya çalışacağım.
Evlilik birliği içerisinde, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunmasını ifade eden zina, Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesinde kusura dayalı, mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanun’unun 174/II uyarınca “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir”. Zina fiili, yargı kararlarında ve doktrinde kişilik hakkına yönelik bir saldırı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla zina fiili sebebiyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan eş, zina yapan eşten manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Ayrıca aldatılan eş, 06.07.2018 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca zinanın tarafı olan üçüncü kişiden manevi tazminat talep edememektedir.
Boşanma sebebiyle manevi tazminat talep edebilmek için öncelikle tarafların boşanma konusunda mutabık kalması ve davalı tarafın kusurunun bulunması gerekmektedir. Bu anlamda manevi tazminatın zina veya terk gibi kusura dayanan boşanma sebeplerinde söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Zina eden eşin kusurlu sayılabilmesi için zina eylemini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması yeterlidir. Bununla birlikte doktrinde hayat ve beden bütünlüğüne yönelik tehdit sebebiyle cinsel ilişkide bulunma durumunda eylemin zina sayılmayacağı belirtilmiştir. Zira eylem, “çok ciddi ve ağır bir zorlama” üzerine gerçekleşmiştir. Davalı eşin kusurlu olması gerekmekle birlikte kusurun ağır olması gerekmez, davalının kusurlu olması yeterlidir.
Ayrıca Türk Medeni Kanunu kapsamında da açıkça ifade edildiği üzere zina sebebiyle boşanma davasında manevi tazminat talep edilebilmesi için davacı eşin kişilik hakkı saldırıya uğramış olmalıdır. Türk Medeni Kanununun yalnızca saldırıya uğramayı aramış; saldırının ağır olması gerektiğini veya saldırı sonucunda kişilik hakkının zedelenmiş olması gerektiğini belirtmemiştir.
Türk Medeni Kanununda 174/II maddesinde açık ifadesi uyarınca boşanma sebebiyle talep edilen manevi tazminat, yalnızca bir miktar para olabilir. Dolayısıyla hâkim, bir miktar paranın ödenmesi yerine Türk Borçlar Kanunu 58/II’de manevi tazminat için öngörülen diğer giderim biçimlerine hükmedememektedir. Manevi tazminatın miktarı hâkim tarafından belirlenir. Hâkim bu belirlemeyi yaparken, tarafların kusurlarını, boşanmaya neden olan olayın özelliklerini, ihlalin ağırlığını, tarafların kişisel ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurur. Manevi tazminat miktarını belirlerken hâkimin takdir yetkisi bulunmakla beraber, bu yetki sınırsız değildir. Manevi tazminat, zenginleşme aracı haline gelmemelidir.