Nedir bu yapay et safsatası? Herkesin anlayacağı dilde yapay eti açıklamak gerekirse; o, laboratuvar ortamında elde edilen bitkisel kaynaklı bir şey. Evet, bilinçli olarak “şey” demek ihtiyacı duydum keza iddia edildiği gibi onun -bildiğimiz anlamda- bir et olduğu konusu tartışmaya açık, diye düşünüyorum. Peki, Bill Gates ne sebeple yapay eti avazı çıkarcasına savunuyor ya da bu projeye maddî yahut manevî destekte bulunuyor? Hakikat, doğal olarak medyaya yansımasa da bu yazı vesilesi ile bazı güçlü iddiaları irdelemek istiyorum.
Yapay et safsatasının üvey babası Bill Gates’in şöyle bir sözü var: "Bir gün ineklerin bağırsak hareketleri hakkında konuşacağım hiç aklıma gelmezdi. Peki, ya adına aşina olduğumuz bu adam tam olarak kim? Bir girişimci ya da yazılımcı veya bir yazar yahut milyarder belki de tüm dünyayı kurtarmaya ant içmiş bir nefer... Evet, bunlar medyada öne çıkan sıfatlar ama hakikatte Bill Gates, neye hizmet ediyor?
Küresel ısınma, herkesin zihnini kurcalayan bir sorun olarak dikilmiş vaziyette tüm dünyanın başına. Evet, küresel ısınma ile gelecekte insanlığı neler bekliyor, diye şöyle bir irdelemeye kalksak dilde tüy kalmazdı herhalde. Hepimiz canhıraş bir şekilde bu küresel ısınma belasından kurtulmak için ne gerekiyorsa yapmaya programlandık neredeyse. Peki, dünyamızı küresel ısınmaya karşı muhafaza etmek için tüm inekleri katletmemiz istense yapar mıydık acaba? Şaka değil! İneklerin küresel ısınmayı hızlandırdığı, perçinlediği, körüklediği iddiası ciddi anlamda Bill Gates’in gündemini meşgul eden konulardan biri. Gerçekten de inekler küresel ısınmayı olumlu ya da olumsuz fark etmeksizin tetikliyor mu?
Bill Gates’e göre ineklerin sebep olduğu metan gazı, küresel ısınmaya neden olan sorunların başında geliyor. Bir inek, günde 100 ile 200 litre arasında metan gazı üretebilir. E, peki dünyada ne kadar inek var? Ortalama 1,5 milyar tane ve her birinin metan gazı ürettiği düşünülürse sera etkisi oluşumuna katkılarından korkmalı mıyız? Bu soruya bir bilim yazarından* alıntı yaparak cevap vereceğim: ‘’Yakın zamanda yapılan bir ölçüme göre metan, ısıtan gazların %14-18 kadarını oluşturur ve geviş getiren hayvanların buradaki katkısı bunun yarısı kadardır.’’ Peki, ineklerin küresel ısınmaya katkısı öyle aman aman olmamasına karşın tüm dünyayı kurtarmaya ant içmiş nefer -Bill Gates- inekleri günah keçisi yaparak neyi murat ediyor?
Şu satıra kadar neler konuştuk, evvela kısaca toparlayalım: İnekler, geviş getirerek metan gazı çıkarır ve bu gaz da sera etkisini tetikler ve böylece dünyamız haddinden fazla ısınır ki buna engel olmak için inek sayısı yeterince azaltılmalı ve insanoğlu et ihtiyacını yapay etler ile sağlamalı ta ki dünyamız müsterih olsun. Evet, sebep sonuç dairesinde mesele bundan ibaret gibi duruyor ama aslında öyle değil. Yani bu kadar basite indirgenerek oldubittiye getirilmemeli, yapay et safsatası.
İlkin şunu sormadan edemeyeceğim: Doğal seleksiyon içinde var olduklarından beri metan gazı çıkaran inekler, günah keçisi de yapay et elde ederken laboratuvar ortamında karbondioksit üreten tesislere ne demeli? Bu çelişki düşünüle dursun şimdi gelelim tüm yazı boyunca altyapısını ilmik ilmik dokuduğum önermeye: “Ne yersen ona dönüşürsün.” Evet, bedenimize aldığımız her bir besin kimyasal tepkimeye girerek “bizden biri gibi” olur. Yani kanımıza karışan dolayısıyla hormonlarımıza hükmeden besinler; doğrudan doğruya duygu, düşünce ve eylemlerimizi yönetir. Nedense aklıma İhsan Oktay Anar’ın Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri kitabındaki şu pasaj geldi:
“+ne yiyorsan sen osun…”
“- ya kurtlar beni yerse; o zaman kurt insan mı olurum?”
Bu kısa pasajdan feyiz alacak olursak yapay et yersek acaba yapay insan mı oluruz? İşte, medyaya yansımayan ve sorulması SOS veren yegane soru...
* Bernard Dixon’ın “Görünmez Güçler” adlı eseri.