Allah insanların güzel bir hayat yaşayabilmesi için insanlara emirler ve yasaklar sunmuştur. Her bir Müslümanın Allah rızası için sadaka vermesi bu emirlerden biridir.
Cenab-i Hâk, şöyle buyuruyor:
“ Ve mimmâ razaknahüm yünfikun”
Manası: “ O müminler o gerçek Müslümanlar bizim verdiğimiz rızıklardan ihtiyaç sahibi olan kimselere de sadaka verirler.”
Bu ayetteki hassasiyete dikkat edilirse rızkı veren Allahtır. Allah'ın verdiği bu rızıklar, zenginlikler ihtiyaç sahibi olan insanlara verilmelidir. Yapılan yardım ve sadakaların Allah rızası için verildiği ise hiç unutulmamalıdır.
Hayırseverlerin sadaka incelikleri hususunda şunu bilmeli ve düşünmelidir ki “Rızkını veren Huda’dır hiç kimseye minnet eyleme”..
Sevgili Peygamberimizin, “ Veren el ,alan elden hayırlıdır. Sözleri ile yardım etmenin yardım almaktan daha iyi ve sevabı olduğunu söylemiştir.
Ve “ İnsanların en hayırlısı insanlara en çok yararlı olanıdır”. Diye buyrulmaktadır.
İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayında, insana çok değer veren dinimiz, insan kalbinin incinmesini hoş görmez. Yapılan hayır ve iyiliklerin Allah rızası için gizli yapılmasını uygun görür.
İnsanlara yardım etmenin sevabı çok olunca siyasilerde bundan nasiplerini almak, sevabından yararlanmak, Allah'ın hoşnutluğuna ermek ve fakirlerin gönüllerini kazanmak isterler kanımca!!
Tabi ki devlet nizamında fakirlerin gönüllerini kazanmak yararı mevcuttur. Aynı zamanda bu sosyal devlet olmanın da bir yönüdür.
Bu günlerde muhalefet ve iktidar fakirlerin gönüllerini almak için kolları sıvadılar .Eskiden de eleştirdiğimiz yardım siyaseti ya da sadaka siyaseti belediyelerin ve iktidarın öncelikli ana politikası oldu.
Yoksulluğun ve işsizliğin artığı bir dönemde yerel ve merkezi politika yapıcılar patates, soğan, kumanya dağıtarak sadaka siyaseti üzerinden vatandaşına yardım ediyor ve fakirleşen halkı mutlu etmeye çalışıyorlar.
Bu durum aynı güçlü ülkelerin güçsüz ülkelere verdiği yoksulluk yardımları ile onları kendilerine mahkum etmeye ne kadar da benziyor. Sözde verdikleri finansal destekler kalkınma yardımlarıdır ama o kalkınma ve refah hiç sağlanmamakta ve halk yoksullukla mücadele edip o yoksulluk tuzağından çıkamamaktadır.
Bizdeki enteresan olan durum da iktidar ve muhalefetin yardım siyaseti üzerinden halktan takdir beklentisi ve alkışlamak arzusu.
Bu zaten sizin göreviniz ya da hizmetiniz değil miydi?
Oysa bizler daha güzel şehirlerin, daha yaşanabilir caddelerin, sokakların kentlerin inşası için sizi seçmedik mi?
Ayrıca sizleri patates, soğan dağıtılması için değil daha sürdürülebilir, kendi ürettiğimizden kendimizin tükettiği rekabet edebilen bir tarım politikası uygulansın diye seçmiştik .
Ne kömür, ne makarna, ne patates, ne soğan ne de kumanya istiyor bu asil millet .Bu Asil ve Aziz millet tüm ihtiyaçlarını kendisinin alacağı bir İŞ ve AŞ imkanı istiyor.
Ülkemizin bu sadaka siyaseti üzerinden refaha çıkması, kalkınması ve yoksulluk tuzağından acilen kurtulması için ekonomi ve sosyal politikaların birlikte eşgüdüm olarak yürütülmesi çok önemli ve elzem olmuştur.