Rahmetli başvekil hemşehrimiz Menderes’in sözü ile başlığını seçtiğim bu köşe yazısında “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü bir kez daha gerçekleştiği geçtiğimiz hafta Pazar günü sandık başında demokrasi sınavına giren Türkiye kararını verdi.
Milletvekilliği için 28. kez, Cumhurreisi için 13. kez sandıklara gittik ve açıklanan seçim sonuçlarıyla “söz ve karar milletimizin” dediği gibi tecelli etti.
Cumhurreisliği için son karar 28 Mayıs’a kaldı, ama vekillerin seçimi tamamlandı.
Aydın Cumhuriyetin 100. Yılında parlamentoya 6. kadın vekilini gönderdi.
100 yılda, 28. dönemdir yapılan seçimlerde, Aydın’dan ancak 6 kadın milletvekili .!
Çine den rahmetli İçişleri bakanı Namık Gedik ‘in eşi Melahat Gedik, Eczacı Piraye Levent, Dr. Sema Pişkinsüt, Avukat Semiha Öğüş, PDR Uzmanı Deniz Deppoylu ve bu seçimle Türkiye Güzeli Seda Sarıbaş.
Necip milletimiz ne söylerse doğrusu odur.
“Amasız, fakatsız” uymak zorundayız.
En büyük hakem Millet.
Aynı bayrak ve çatı altında yaşadığımız ülkemize “Hayırlısı olur inşallah” demekten başka seçeneğimiz yok.
Seçim günü sandıkların gölgesinde ANNELER GÜNÜ de kutlandı, demokrasinin bayramıyla birlikte.
Oy kullanmak üzere gittiğim okulun köşesinde yere serdiği içeklerin başında satıcı genç bir delikanlıyı görünce omzuna dokundum ve seslendim,
“Kimileri seçim, sen ise geçim derdindesin, hadi kolay gelsin”
Arkamdan bakakaldı.
Seçimler bitti, artık maçlardan sonra söylenen bir söz ile devam edelim.
-önümüzdeki maçlara bakacağız.
Seçime katılan her ittifak çıtayı çok yüksek tuttuğundan hayaller Paris, gerçekler ise Çemişgezek.
En büyük hakem Millet herkese “durun, son söz benim” diyerek noktayı koydu.
İlkbaharın son ayında, Mayıs ayının da tam ortasındayız.
Havalar gittikçe ülke gündemi gibi ısınacak,
Herkes 28 Mayıs’a kadar gergin ve asabi.
İyisi mi gelin biraz serin tutalım havayı ve eski siyasetçilerden anılarla tebessüm edelim hafta ortası.
*********
Rahmetli Bölükbaşı’nın seçimlerde kalabalık meydanlardaki halkın sandıklarda kendisine oy çıkmaması üzerine söylediği veciz söz Türk siyasetinde derin anlamı olan demini almış ağır ve oturaklı sözlerdendir.

kisa-kes-aydin-havasi-olsun-mehmet-ozcakir-fotolari-uygun-yerde-kullanalim-367444-b6ed779d64e1d861560cc99a04f6a7f0.jpg

“Sizin harmanınız büyük de, taneniz çıkmıyor.
Burada mitinglerde beni dinlerken aşka gelip Rahman’ı alkışlarsınız, ama sandık başına gidince şeytana sarılırsınız”
Meydanlara bakıp kimin ki kalabalık ise seçimi o alır, psikolojisi bize özge bir gösteriştir.
Artık bedavaya oy yok anlaşılan..!
Kim ne verecekse, mühür o köşeye.
Siyasette bunun adı “kazı kazan” değil, “kazan kazan”..!
Ne derseniz deyin, biz de siyaset hala kahvehanede, meyhanede yapılıyor.
Slogan ve alayiş hakim yıllardır siyasette.
İnsanoğlu dünyada ayakları üzerinde yürüdüğünden bu yana,
Milyarlarca iki ayaklı geldi geçti bu gök kubbeden,
Yaşadığımız dönemde tanıdıklarımız,
Bizler de iz bırakanları unutamadıklarımız,
Ya da adını bile anmak istemediklerimiz.
Mesela gene Bölükbaşı nüktedanlığı ile siyasete damgasını vurmuş bir duayenin anekdotlarından ;

kisa-kes-aydin-havasi-olsun-mehmet-ozcakir-fotolari-uygun-yerde-kullanalim-367444-d4a8dc3ee6f3c9574d2064445b693f24.jpg

“Siyasi hayatımda beni en çok üzen, ne zaman konuşmaya başlasam İsmet Paşa’nın kulaklığını çıkarıp masaya koymasıydı.”
Toplum önünde vitrinde duranlar,
Hele kamu hizmeti yürütenlerin, pek dostu seveni olmaz.
Rahmetli babamın sözüdür,
“Kuzu derisinden post, devlet adamından dost olmaz”
Kuzu derisi incedir, post olmaz dayanıksızdır.
Devlet adamı ile ne kadar dost olsanız da,
bir gün yasaları uygulamak zorunda kaldığında,
dost gördüğünüz kişi, gereğini yapınca sizin işinize gelmeyebilir.
Kamu görevi yürütenler herkesin istek ve taleplerini,
Karşılamaları mümkün olmadığından,
Pek de seveninin olmaması doğaldır.
Ne demiş Atatürk,
“Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.”
Adam kayırma, o senden bu benden, yazılıda ilk üçe girenlerin sözlü de elenmesi, bu ülkede gölge düşürmüştü yıllarca.
kimler geldi, kimler geçti çok partili siyasetin çemberinden .?
Şimdi bir düşünün bakalım kimler geldi, geçti Aydın’dan..?
Siyasetçi vali, esnaf, amir, müdür, memur..?
hangisinin adı kaldı aklınızın bir köşesinde..?
Mesela Vali deyince, en yakın arkadaşlarımıza sordum, Aydın için çalışıp çabalayan her ikisi de rahmetli, Recep Yazıcıoğlu, Aykut Ozan adlarında birleştiler.
Aydın ve Aydınspor için, Jeotermal ile ısınma ve serinleme için yırtınırlardı görev yaptıkları ve Aydın da yaşadıkları zaman..!
Beğenseniz de beğenmesiniz de kült isimler Menderes, Demirel, Ecevit ve Erbakan,

kisa-kes-aydin-havasi-olsun-mehmet-ozcakir-fotolari-uygun-yerde-kullanalim-367444-f664c65b98921c76b7e1552e7d083138.jpg

Onlar başkalarının izlerinden gitmemiş, kendi yollarından yürüyerek izlerini bırakmışlardı.
Şimdilerdeki siyasetçileri bir 20-30 yıl sonra kim hatırlayacak?
Kimi iyi ve rahmetle, kimi yüzünü çevirerek anacak adını duyunca..?
Hangi vekili anımsıyorsunuz on yıl öncesinden..?
En son hangi Vekilimiz bakanlık yaptı…?

****
“Sevdiğinize gül verin, gül’ünüz yoksa gülüverin” diye bir güzel söz okumuştum.
İyisi mi gelin, bu hafta başı biraz da biz gülelim.
Aydınlı bir hemşehrimizin başından geçen güzel bir fıkrayı paylaşmak istiyorum sizlerle.
Aslında 81 kentimizden birini koysanız da olur..!
Çünkü biz Nasreddin Hocanın torunlarıyız.
Hikaye o ki;
Aydın’lının biri İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi...
O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken hemşehrimiz rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay Aydın efesi kardeşim” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Agnelli bizim Aydın lıyı çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Hemşehrimiz ‘Hiiiç’ demiş. Ben eskiden komünisttim.
1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.

Olay unutulmuş.
Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.

Yine aynı program ve fabrika ziyareti…!
Tezgahların arasında Nixon , “Vay Aydınlı kardeşim, bizim Aydınlı da Vay Nixon…” muhabbeti.

İyice meraklanan patron ziyaretten sonra yine çağırtmış bizim Aydın’lıyı makamına
Soru da cevap da aynı.
Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.

Olay bu kadarla kalsa iyi.

İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Aydın efesinin uluslararası çevresi var.

- De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

- Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.

- Sen herkesi tanır mısın?

- Evet, hemen hemen... Patron iyice hırslanmış.

- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

Bizim Aydınlı Efe gülmüş.

- Tabii. Yakın arkadaşımdır.

Çıldırma noktasına gelen FIAT’ın patronu Agnelli haykırmış:

- İspatla. İspatlayamazsan kovarım seni ...!

- Tamam, demiş Aydın’lı, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.

Patron pazarı iple çekmiş.

Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış.
Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Yine ayakta Aydın efesi ..
Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor.

O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.
Aydınlı hemşehrimiz bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.

Agnelli yerde yatıyor.
Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.

Aydınlı hemşehrimiz çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

- Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı.
Japonlardan biri senin patronuna döndü.
“Şu sağdaki bizim Aydın efesi ...ama yanındaki kim?”
diye sorunca seninki düşüp bayıldı.
*******
Hepimize, musallla taşında arkamızdan “nasıl bilirdiniz” diye sorduklarında, fıkradaki Aydınlı gibi herkesten “iyi bilirdik” duymak nasip etsin..!

SÖZÜN ÖZÜ :

NE İNSANLAR TANIDIM, İÇİNDE GİYSİLERİ YOK,
NE GİYSİLER GÖRDÜM İÇİNDE İNSANLAR YOK..!

[email protected]