Geçen hafta Hindistan’da gerçekleştirilen G20 zirvesinde Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru adı altında bir güzergâh üzerinde anlaşma imzalandı. Yol, Hindistan’dan çıkarak Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail üzerinden “Türkiye’ye uğramadan” Yunanistan’a ve oradan Avrupa’ya doğru uzanıyor. Yolun siyasi amacı Türk Cumhuriyetleri ve Çin gibi hammadde ve ara mal üreten güçlü ülkeleri, ticari yolların dışında tutarak ekonomik zarara uğratmak. Yabancı dijital basında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Şi Cinping’in demokratik olmaması ve Çin ile Türkiye’nin batı hegemonyasını kabul etmemesi gibi bahaneler ile bu yolun dışında tutulduğundan bahsediliyor. Hatta eski adıyla “Twitter” olan sosyal medya platformunda, Türklerin güzergaha dair tepkilerini Yunan ve İsrail nefreti olarak yorumlayan yüzlerce tweet atılarak, bu yöndeki talepler amacından saptırılmaya çalışılıyor. Peki bu yol işe yarayacak mı? Ya da Türk Ülkeleri ve Çin bu güzergâh ile bypass edilebilir mi?

Çin gerek devasa bir üretim altyapısı ile gerekse de 50 yıllık komünist kültürün yaratmış olduğu farklı bir sosyoloji ile karşımıza çıkıyor. 1940’lardan itibaren üretim ülkesi olması planlanmış, psikolojik, sosyal, teknolojik, coğrafi olarak tüm altyapıları hazırlanmış ve 50 yıldır bu üretim kültürünü sürdürmeye devam eden bir ülke. İnsanları düşük maaştan şikâyet etmiyor, nüfus yüksek ayrıca sanayi bölgeleri, limanları ya da yolları hazır bir üretim merkezi. Günümüzde Avrupa standartlarında kaliteyi de yakaladılar. Kısacası daha uzun yıllar en çok ihracat yapan ülke olmaya devam edecek. Türkiye ise Çin’den aldığı yarı mamülleri ya da hammaddeleri işleyerek batı ülkelerine satan bir üretim merkezidir. Aynı Çin gibi üretim maliyeti düşük fakat daha da önemlisi teknolojiye ve üretime entegredir. Dünya üzerindeki herhangi bir ürünün (elektronik de olabilir) üretimine Türkiye’deki bir organize sanayi bölgesinde denk gelebilirsiniz. Özellikle de Avrupa’da üretilen otomobil, beyaz eşya, uçak vb. ağır ve hafif sanayilerin ara ürünlerinin üretimi Türkiye’de yapılmaktadır. Daha da önemlisi 3 kıtayı birbirine bağlayan bir destinasyon olması açısından yüksek coğrafi avantaja sahiptir. Bu iki ülke yılda %4-5 civarlarında ekonomik büyüme oranları ile dünyadaki en hızlı büyüme oranlarından birine sahip. Kısacası konu batı güdümünde olmamak ya da demokrasi değil. Peki diyelim bu iki fabrika ülkeyi bypass ettiler, diğer yol aynı işlevi görür mü?

Hindistan üretime uygun bir ülke değildir. Çin ise tam materyalist, yüksek disiplinin hâkim olduğu ve teknoloji ile altyapıya tamamen entegre bir ülkedir. Ayrıca sözde güzergâh üzerinde Türkiye gibi ara mal ya da gelen hammaddeyi üretime çevirecek hiçbir ülke bulunmamaktadır. Arap ülkelerinde sermaye olsa bile üretim entegrasyonu bulunmamaktadır. İsrail’de teknoloji olsa bile yeterli işçi nüfusa sahip değildir.

Yunanistan’da ise bunlardan hiçbiri yok. Kaldı ki Hindistan’da üretilen malın bile hammaddesi Çin’den geliyorken Çin nasıl bypass ediliyor? Ve son olarak Çin’de başlayan ve Türki Cumhuriyetler üzerinden geçerek Avrupa’ya giden demiryolu, bu sözde güzergâhtan daha ucuz, daha güvenli, daha hızlı ve ürünler planlandığı günde ulaşıyor. Durum böyleyken bu güzergâhın amacının ticaretten ziyade, Çin ile Hindistan ve Türkiye ile Akdeniz ülkeleri arasında siyasi bir kaos yaratmak olduğu söylenebilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da söylediği gibi: “Türkiyesiz bir koridor olmaz. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda.”