Hayal edin, her şey yolunda gitmekte; kuşlar uçmakta usulca gökte, bulut taifesi süzülmekte bir sessizlikle ve rüzgâr esmekte bir hedef uğruna... YARINından şüphe ediyor bir genç; acabalar, belkiler, keşkeler için için geçmekte zihninde. Nedir onu bu kadar umutsuzca YARINına kuşkulu kılan? Sağlığı mı fena, açlığı mı şiddetli yâhut kıvrılıp yatacak bir sıcak döşeğe mi hasret..? Gencin umududur ekmeği ve ancak ona YARINıdır bunu bahşedecek.

Her nefes YARIN için alınıp veriliyor veya atılan her uzun adım YARINlarnâmınayâhut kırpılıp açılan her göz YARINdan gelecek bir mucizeye hazırlık içinde... "Ve bırakın zamanı" diyor Halil Cibran, "kucaklasın geçmişi anılarla ve geleceği de özlemle." Duyalım YARINa hasret ve yâd edelim dünü anılar eliyle...

Peki ya insanın kıyameti ne zaman kopar? Büyüklerin nazarında, eşi öldüğü vakit... Âlimler vaaz eder ki ölüm ona geldiğinde... Herkeslerce nedenler değişir, evet. Belki de insanın kıyameti YARINa küstüğü zamandır. Ne zaman ki YARINı umursamaz olur, insanın o zaman kopmuştur kıyameti çoktan...

Bizi diğer tüm canlılardan ayıran, aklımızmış, öyle derler. Aklımızdır, bizi diğer insanlardan farklılaştıran ve biricikleştiren. Onun meziyetleri çoktur, çeşitlidir ve hayrete müstehâktır. Bu meziyetler kozmosunda en mühimi, hayallere dalabilmek belki de. Çocukluk ve hayal kurmak, etle tırnak gibi olmuş iki kavram... Yemek, içmek, uyumak gibi sıradanlaşan bir eyleme dönüşüverir küçük yaşlarda hayaller âleminin hükümranlığına soyunmak. Öyle bir âlemdir ki o, ne zaman ne mekân ne de imkân tanır. Yaş ilerler, su olur zaman ve "vakit, nakit olur" çok sonra: Böylece kayıverir ipleri hayaller âleminin, zihnimizin sivri mi sivri ve incecik dallarına sürtüne sürtüne uçar gider meçhuliyete.

Bir çocuk katilidir zaman: Çocuklukla anılan her şeyin katili... Masumiyete hançer saplayan, meraka çelme takan, mümküne olan imana ihanet eden bir katil mesela. Her ‘’ermiş’’ insan, içindeki çocuğun cesedini taşımaktan mustarip... Biraz melankoli, biraz özlem, biraz pişmanlık harmanıyla yaşayışa mahkûmluk var nasipte. Beklentisizlik almışsa başını ve anlık sürprizlere tepkisizlik boy vermişse karakterin kılcal damarlarında yâhut YARIN, gözden düşmüşse çoktan, kim yaşadığını iddia edebilir?

Tolstoy, "Yanılmak ve hayal kurmak cüretini göster." derken YARINlarıyla barışmak isteyenlere seslenmekte ve iman edelim ki ne yanılmak ne de hayal kurmaktır bizi âciz kılan: Bizi âciz kılandır asıl, YARINsızlanarak yaşamaya mecbur olmak..!