Son yıllarda ülke ve bölge ekonomileri daha fazla etkinlik ve etkililik içerisinde sonu gelmeyen bir rekabete sahne oluyor. Şiddetli rekabet, pazarlardaki iniş çıkışları belirleyen bir şirket davranışı olarak beraberinde ekonominin kurallarını ve sistemlerini de şekillendiriyor. Kriz ve artan refahın iç içe geçtiği bu yeni ekonomik gerçekler peyzajında başarılı stratejileri ve yapıları uygulamayı akıl edenler kazanıyor diğerleri yarışın gerisinden takiple yetiniyor. Rekabet bir şirketin başka bir işletmenin pazarına yönelik sergilediği tutum olarak yarışı fişekleyen asıl unsur olurken, bu yarışa elindeki kaynakları, yetenekleri, becerileri ve teknolojiyi inovasyon süreciyle başarıya dönüştürebilen işletmeleri ödüllendirici bir güç haline geliyor.
21. Yüzyıl ekonomisi sanal, dokunulamayan, soyut yani entelektüel varlıkların öne çıktığı bir ekonomidir. İnsanlık, bundan önceki yüzyıllarda doğal kaynakların, finansal kaynakların ve sermayenin baş tacı edildiği dönemleri yaşadı. Ancak içinde bulunduğumuz dijital teknoloji çağında tüm bu üretim faktörlerine göre bilgi ve enformasyonun öne çıktığı görülüyor. Özellikle küresel ekonominin, sofistike teknolojilerin, düşük maliyetli finansın, yüksek profilli ürünlerin, kaliteye doymuş müşterilerin olduğu pazarlarda oyunun devamı için yeni kuralları dayattığı anlaşılıyor. Bu yeni dönem strateji matrisinde büyüme, küçülme, durumunu koruma veya piyasadan çekilme gibi standart temel stratejilerin odaklanma, düşük maliyet ve farklılaşma gibi jenerik stratejilerle altının doldurulduğu, bunun da yetmeyip değer zinciri adını verdiğimiz tedarikten dağıtıma temel iş süreçlerinin sadece bir şirkete değil belirli bir bölgede konsantre olan tüm işletmelere bir örümcek ağının uzantıları gibi uygulanmasını zorunlu kılan manzarayı da karşımıza çıkarmıştır.
Rekabetin cıvatalarının küresel ekonominin güçlü şirketleri tarafından sürekli sıkıldığı pazarlarda ürünlerin üreticiye beklediği getiriyi sağlayabilmesi, tüketicinin de umduğu finansal ve finansal olmayan faydaları yani değeri elde edebilmeleri, doğru yerde ve doğru zamanda uygulanacak stratejik atılımlarla mümkün olacaktır. Amerikalı ünlü strateji bilimcisi Michael Porter, pazarda ve ekonomide irili ufaklı tüm şirketlerin ve esnafın kendi olanaklarıyla ayakta kalabilmesinin neredeyse mümkün olmaktan çıktığını, ayakta kalabilmek için bu işletmelerin ve şirketlerin bir araya gelerek kütlesel olarak, birlikte odaklanarak ve koordinasyon haline çalışarak varlıklarını devam ettirebileceklerini söylüyor. Buna kitaplarda “kümelenme” adını veriyoruz. Kümelenme günümüz ekonomisini ve işletmelerini tamamen kurtarıcı olmasa da kendine getirecek bir iş modeli olarak karşımıza çıkıyor. Nedir bu kümelenme dediğiniz zaman Porter kümelenmeyi: “Belli bir alanda, birbirleriyle bağlantılı müşterek noktalar ile birbirini bütünleyen bileşenlerle ilişkilendirilen işletmeler ve bunları besleyen kuruluşların coğrafi bir alanda odaklanmasıdır” şeklinde ifade ediyor.
Yani kümelenme, örneğin Aydınımız incir üreticileri sınırları dahilinde üreticinin, tedarikçinin, müşterinin, birbirine rakip işletmelerin, üniversitenin, araştırma merkezlerinin, laboratuvarların, ADÜ Teknokentin ve benzeri kurumların ortak çalışma ilişkilerine dayalı oluşturdukları ilişkisel ağlar ve iş ortaklığını kolaylaştırmalarıdır. Kümelenme, incir örneğimizdeki, incir üreticilerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek bir araya geldikleri şirketler ve kurumsal yapı olarak etkileşime geçtikleri, incir üreticisinin, satıcı esnafın ve bu alandaki şirketlerin bütünü olarak açıklanabilir. Kümelenmeler Aydınımızda tarım ürünlerimizin pazarlara hammadde olarak değil marka ve kalitesi tescilli özgün ürünler olarak satılmasını sağlayacaktır. İncir üreticisi bir küme üyesi olduğunda girdileri sağlamada, insan kaynaklarına, bilgiye, teknolojiye ve ihtiyaç duyduğu kuruluşlara erişmede daha karlı, etkin ve verimli olmalarını sağlayacaktır. Kümelenme Aydın ekonomisinin diğer çevre illerinin ekonomisine göre ortalama maliyetlerini düşürmesine, daha fazla para kazanmasına, şehrin çehresinin değişmesine ve dolayısıyla Aydınımızın hak ettiği stratejik konuma ulaşmasında belirleyici olacaktır. Aydın ekonomisinde işsizlik, kriz, esnafın giderek gerilemesi gibi ekonomiyle ilgili olumsuzluklar ve kaygılar geride kalacaktır. Kümelenme sayesinde Aydın için ekonomik çözüm yine Aydınımız esnafı, üreticisi ve iş insanlarıyla birlikte mümkün olacaktır. Atalarımızın dediği gibi; Bir elin nesi var, iki elin sesi var.