Aydın’da bu aralar en çok göreceğiniz şey takım elbiseli delikanlılar (küçük bir tebessüm). Ne hikmetse takımını giyen sokağa çıkmaya başladı. Sorsan Aydın’ın her karış toprağını bilir. Bilirsin de acaba o toprağın sıkıntısını bilir misin? O toprağı ekeni bilir misin? O toprağı ekenin derdinden haberdar mısın? Hadi haberdarsın. Takım elbisenle bir yetkin vardı. Bu güne kadar neyi bekledin? Derler adama.

Bu arada takım elbisesi sahaya çıkılmıyor Aydın’da. Takımını alan koşmuş gelmiş Aydın’a. Aydın’ın yolunu bilmeyenler arşınlar olmuş memleketinin yolunu. Memleketi fakat sadece kimliğinden anlarsınız memleketi olduğunu. Yoksa nereden bileceksiniz takım elbiselinin Aydınlı olduğunu. Aydın’a geldiği yok gittiği yok. Aydın’da görme şansı bulursanız, o günü not edin. Kolay kolay göremezsiniz takım elbiseliyi (yada takım elbiseliler mi demeliyiz)

Tabi bir de takım elbiselilerin gönlünü sürekli hoş eden başka takım elbiseliler var. Bir dönün de bakın. Çok uzağa değil. Kendi memleketinize bakın. Hiç hemşerilerinize benziyor musunuz? Onlardan biri gibi görüyor ya da bir an bile olsa hissedebiliyor musunuz? Evet diye biliyorsanız ne mutlu… Ama ben zerre ihtimal vermiyorum. Sizin egonuzu Aydınlılar tatmin etmek zorunda değil.

Ayrım gözetmeden söylüyorum. Bir yerlere gelirseniz ve ya şu an bir yerlerdeyseniz inanın mecburiyetten oradasınız. Ya da torpilden ve liyakatsizlikten. Bir Galatasaraylı olarak çok sevdiğim Abdurrahim Albayrak’ın gündem olan konuşmasıyla yazıyı bitirmek istiyorum. "Yeter artık. Yeter ya! Adalet istiyoruz, farklı bir şey istemiyoruz."