Aslında başlıktaki terim “Bilgi Güvenliği ve Farkındalığı” şeklinde kullanılır ancak benim görüşüm farkında olunmayan bir şeyin güvenliğinin sağlanamayacağıdır.

***

Öncelikle kişisel olarak değerli olan bilgilerimiz neler bunu fark etmeliyiz. Daha sonra farkında olduğumuz bilgilerimizin güvenliğini sağlamalıyız. Bu yüzden ben “Bilgi Farkındalığı ve Güvenliği” olarak adlandırıyorum bu durumu.

***
Çok değil bundan 20 yıl önce herkes lakabıyla anılırdı. Ben çocukluğumu Atça’da geçirdim ve Atça’da kendimi Yağcı Mücahit’in torunu diye tanıtırdım. (Dedemin zeytin yağı alıp satmasından geliyormuş bu lakap.) Aslında lakap bir nevi ailenin karnesi gibidir. Kişinin dürüstlüğünü, doğruluğunu veya nasıl biri olduğunu lakabıyla çıkartmaya çalışıyorsunuz. Eğer ailenizde lakabıyla kötü anılan biri varsa siz de onunla beraber toplum içerisinde yargılanıyorsunuz veya aileniz çok iyi bir yapıya sahipse o lakapla beraber kişiler sizi tanımasa bile toplum içerisinde sevilip sayılıyorsunuz. Korumanız gereken bir öz benlik gibi. Herkes de aslında lakabın ne kadar değerli olduğunun farkında oluyor ve onu korumak, güvende tutmak için kendisiyle beraber tüm aile fertlerine de farkındalık yaratma ihtiyacı duyuyor.

***
Günümüzde ise yine lakap kullanımı illaki vardır ancak eskisi kadar yaygın değil. Kişiler artık bireyselliğe doğru evrildiği için her kişi kendi bilgilerinin ve öz benliğinin farkında olması gerekir.

***
Öncelikle biz kimiz ve ne tür bilgilerimiz var; biz tüketiciyiz (üretici olsanız dahi bunun yanında bir tüketicisiniz.) ve tüketim bilgilerimiz var. Mental veya maddi sonuç olarak sürekli tüketiyoruz. Tüketirken de iz bırakıyoruz.

***
Bıraktığımız izler ise: Adımız, yaşımız, cinsiyetimiz, nereli olduğumuz, neleri sevdiğimiz veya sevmediğimiz, zamanımızı neyle harcadığımız, sağlık durumumuz, biyometrik verilerimiz, yazışmalarımız, …. Dijital dünyada dolaşırken aklınıza gelebilecek tüm veriler.

***
Mayıs 2022 araştırmalarına göre dünyada 7.26 Milyar kişinin cep telefonu var ve bunun 6.64 milyarı “Akıllı Telefon” 2025’de tahmin edilen rakam ise 7.49 Milyar telefon ve bunların 7.33 Milyar tanesi “Akıllı” bu da telefon kullanma yaşının düşeceği ve artık herkes de bir “Akıllı Telefon” olacağı anlamına geliyor. Neden bir cihaza “Akıllı” denir ki sonuç olarak “Akıl” insanlara özgü bir terim değil miydi?

***

Muhakeme yeteneği, iyiyi kötüyü birbirinden ayırma, kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme değil miydi “Akıl”. Evet aslında tam da bu, kavram oluşturma ve bu kavramlara göre hükmetmek. Bu misyonu gerçekleştirdiği için “Akıllı Telefon” olarak adlandırılmış. Belki cihazın kendisi bu misyonu gerçekleştiremiyor ancak internet yoluyla bilgilerimizin transferini sağladığı için her zaman gönlünüzü hoş tutuyor. En sevdiğiniz şeyleri siz aramadan önünüze seriyor.

***
- Aman canım ne var yani standart bir hayat yaşıyorum. Nerde ne yaptığımı kim öğrenirse öğrensin ne olacak sanki. Kimseden gizlim saklım yok.

***
Çoğumuz bu yanılgıya düşüyoruz. Bireysel olarak bilgilerimiz bir anlam ifade etmeye bilir. Ancak kitlesel olarak popülasyonun bir parçasıyız ve sizinle eş değer veriler toplanarak çok büyük anlamlar çıkarılabiliyor. Kişinin mahremiyeti, anayasal bir hak olan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı gibi değerler önem kazanıyor.

***
Daha yolun başındayız. Günümüzde eşinizin doğum günü yaklaşırken hediye alabileceğiniz sitelerin reklamlarına maruz kalıyorsunuz. Bu ileride yolda yürürken sizi tanıyan kameralarla dolu yollarda size özel billboard reklamlarına hatta kişiye özel anında güncellenebilir gazetelere maruz kalacaksınız, kalacağız. Bunun yanında kötü niyetli kişiler bilgilerinize rahatlıkla ulaşıp artık sizi çok rahat tanıdığı için sizi nasıl kandırabilecekleri hakkında uzmanlaşmış oluyorlar. Ayrıca kötü sonuç doğuracak birçok etmen de var. Bu bir dijital zorbalıktır. Elbette ben teknolojinin savunucularındanım çünkü dijitalleşmek kaçınılmazdır. Geleceği hepimiz merak ederiz ve bilinmeyeni bilmek isteriz. Ancak bunun için bireylerin ve toplumun bilinçlendirilmesi gerekir.

***
Kişisel veriler her birey için çok değerlidir. Bunun için kullandığınız uygulamalarda hangi izinleri verdiğinize dikkat etmeli ve sorgulanmalı, kimlik ve iletişim bilgilerini önümüze gelene dağıtılmamalı, ihtiyacınızdan fazla uygulama kullanmamalı ve izin verilmemeli, sosyal medyayı bilinçli kullanmalı hatta bunun için birtakım öğretiler kazanmalı, emin olmadığınız hiçbir içeriğe tıklamamalı, inanmamalı veya yaymamalıyız, kullanılan şifreler tahmin edilebilir boyutta olmamalıdır. (içerisinde en az bir büyük-bir küçük harf ve rakamlar olmalı, adınız doğum tarihiniz, ailenizden birinin adı veya doğum tarihi olmamalıdır. Şifreleme ile ilgili ayrı bir yazım olacaktır.) Bunu kişi kendisi için değilse bile ailesi için yapmalı. Çünkü bu da farkında olmasak da lakap gibi sizin davranışlarınızla tüm aileniz ve çevreniz zarar görebilir, dijital zorbalığa maruz kalabilir.

***
Kendinizi ve ailenizi denetleyin, bilinçlenin ve bilinçlendirin.
“Bilgi Farkındalığı ve Güvenliği: Kurumsal” yazımda görüşmek dileğiyle hoşçakalın.

***

DİĞER YAZILARI