Tarihe hangi açıdan baktığınıza bağlı olarak aklınızdaki bu soruya çeşitli cevaplar bulacaksınız. Zeka, psikolojide, oldukça yaygın bir biçimde üzerinde çalışılan bir alan. Aslında, bu konuyla ilgili çalışmaların tarihi ve gelişimi, bu konu üzerinde yapılacak araştırmaların metodolojisi açısından önemli bir oranda ilham verici olmuş durumda. Bununla birlikte, belki de zeka konusundaki çalışmalara ilişkin esas baş ağrısı yaratacak sorun, zekanın ölçümünde yatmakta. Başka bir deyişle, bir kişinin zeki olup olmadığını belirlemek, başlangıç için onu tam olarak neyin zeki yaptığını bilmediğinizde imkansız olacaktır. Zekanın birçok tanımı vardır. Aslında, internet üzerinde yapacağınız hızlı bir arama size bununla ilgili birçok sonuç verecektir. Bu araştırmayı yaptığınızda, bu sonuçlardan bazılarının oldukça farklı ve biraz da korkutucu olduğunu göreceksiniz. Bazıları için zeki olmak problem çözme sanatı, bazıları için ise onları kurgulama sanatıdır. Bir yandan da, karar verme sanatının zekayı gösterdiğini savunan kişiler de var. Sonuç olarak bize sadece birer beceri alanı gibi gelen bu “sanatlar”, bir şekilde üretkenlik olmadan boş zekanın çok az değeri olduğunu ve en azından başkaları için anlam ifade etmediğini hatırlatıyor.

ZEKANIN ÖLÇÜLMESİ
Zeka, doğrudan entelektüel kapasiteye de bağlı. Sorunları çözmek ve yeni durumlara uyum sağlamak için yeni bilgileri öğrenebilmek, hatırlamak ve kullanmakla ilgili önemli bir katkı maddesi. Bu anlamda, bu boyutları araştıran çalışmaların başında, Charles Spearman veya Francis Galton gibi bazı ünlü isimlerin bulunmakta. Ancak Alfred Binet, yapmış olduğu çalışmaları, eğitim ile ilgili bir bağlamda geliştirdiği için daha çok öne çıkıyor. Ayrıca, Binet’in zeka üzerinde çalışmaya olan ilgisi, aslında eğitim sistemini iyileştirmekle alakalı bir hedef doğrultusundaydı. Bu araştırmacı, öğrenme güçlüğü çeken çocuklara müdahale etmenin bir yolu olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Binet, meslektaşı Theodore Simon ile birlikte çocukların entelektüel yeteneklerini ölçmek için bir test tasarladı. Bunu yapmak için, çocukların, yaşlarına göre cevaplayacakları bir bireysel test ölçeği oluşturdular. Bu değerlendirme, aslında ortaya konulmuş ilk IQ testiydi.

O HALDE İNSANI ZEKİ YAPAN NEDİR?
Sokrates tarihe pek çok şey ile ilgili olarak geçmiştir ama ortaya koydukları arasında belki de en önemlisi, bilgi üretmek için bir yöntem tasarlamasıydı: maiotik. Bu tekniği kullananların, soru sorma sanatı üzerinde yetenekli olmaları bekleniyordu. Aynı noktadan hareket edecek olursak, yine söyleyebiliriz ki bilim, insanlar ilgili yanıtları almadan önce önemli sorular sorabildiklerinde ilerliyor. Bu nedenle, belki de zekanın ana işareti, sorular üretebilmektir. Aksine, günümüz dünyasında, mantıksal problemleri çözme konusunda yetenekli bir kişi, genellikle zeki olarak kabul ediliyor.

DUYGUSAL ZEKAYI DA UNUTMAMAK GEREK
Son olarak, pozitif psikoloji, duygusal zekanın değerini vurgulayarak, bir kişiyi tam olarak zeki yapan şeyin ne olduğuna dair cevabı bir nebze daha genişletmiş oldu. Bu düşünce akımı, duyguların veya duygusallığın ve ilgili sezgilerin zeka ile kol kola hareket ettiği fikrini güçlendiriyor. Ek olarak, bu akım, zeki bir kişinin duygularını doğru bir şekilde yönetebileceğini, ilgili bir mesajı dinleyebileceğini ve enerjisini kanalize etmenin en iyi yolunu seçebileceğini savunuyor.