Asgari ücret belli oldu. Rakamın 4 bin 250 TL olmasının yankıları her sektörde farklı oldu. Asgari ücretle çalışan sevinse mi üzülse mi bilemedi. Maaşın artmasına sevindiler ama Ocak ayında işsiz kalma korkusu da sarmadı değil. Şu anda asgari ücretliler işsiz kalacak mıyız korkusu ile bir süre çalışacak gibi görünüyor. İşveren sanırım üzüldü, çünkü çok sessizleşti. Açıklama yapıldığından beri tepkisiz ve durgun deniz gibiler. Ama bu sessizlik inanın ürkütücü geliyor.

Ama dikkatimi çeken başka bir konu oldu. Bunu kendi çevremden görmek beni daha çok üzdü diyebiliriz. Bir asgari ücretle çalışan gazeteci olarak fikrimiz ve gözlemimi yazmak istedim. Eminim benim gibi düşünen birçok asgari ücretle çalışan arkadaşımız vardır. İlk olarak bizler nerede mağdur varsa, nerede sesini duyurmak isteyen biri varsa onların sesi olmaya çalıştık. Dertlerini duyurup çare bulunması için elimizden geleni yaptık. Derman oldu ya da olmadı ama en azından seslerini daha geniş kitleye ulaştırabildik. Ama asgari ücret açıklandıktan sonra sağlık çalışanları, öğretmenler ve bir çok farklı sektörde çalışan kişiler Aralık ayı maaşlarını paylaşarak asgari ücretlilerle aynı parayı alıyoruz diye feryat figan cümleler kurdu. Bir asgari ücretli ile aynı maaşı almak neden bu kadar zorunuza gitti? Anlamış değilim fakat yaptığınız bu küçümseyici paylaşımlar bizi üzdü.

Biz her zaman emeğin karşılığının verilmesinden taraf olduk. Tabi ki hakkınız neyse onu almanız bizim için de önemli. Ama hakkınızı istemenin yolu bu değil. Bu da olmamalı. Hele ki bizler defalarca kez sizin isteklerinize sayfalarca yer vermişken aşağılayıcı cümlelerinizi hak ettiğimizi düşünmüyorum. Ayrıca Aralık ayında vergi dilimine tabi olup maaşınızın yarısı kadar ücret alıyorsunuz. Bu gazeteciler için de geçerli. Siz Aralık ayında 4 bin küsur maaş alırken asgari ücretli 2 bin lira gibi bir ücretle geçinmek zorunda kaldı. Sizin hırsınızı alacağınız insanlar asgari ücretliler değil. Sesinizi duyuramadığınız noktalardır.