Son günlerin en çok konuşulan kişisi Gata'nın Başhekim yardımcısı Ali Edizer ve kimin hangi amaçla çekip servis ettiğini bilmediğimiz video görüntüsü ve o görüntüde söyledikleri.
Ali Edizer'in konuşmasının içeriğine bakacak olursak eşiyle sorun yaşayan arkadaşına yuvasını yıkmaması için telkinde/ tavsiyede bulunuyor.
Buraya kadar bir sıkıntı yok.
Sıkıntı bundan sonrasında, yani çözüm önerisinde.
Aslında üslubunu dikkat etse belki önerisinde de sıkıntı olmayabilirdi.
Biz müslüman bir toplumuz, bu topraklarda ve insanımız arasında iki eşlilik çok yabancısı olduğumuz uygulama değil.
Ali Edizer bunu öyle bir üslup ve mimiklerle söylüyor ki, sanki önerdiği şey çok sıradan.
Beni bağışlayın. sanki insan - insan ilişkisinden değilde, insan - eşya ilişkisinden bahsediyormuş gibi bir rahatlık ve hafiflik var konuşma ve tavrında.
İşte, insanımızı rahatsız eden bu üslup ve yaklaşım tarzı.
Bir de araya şöyle bir şey sokuşturuyor.
"Zaten medeni kanunla sıkıntılarımız var, onu değiştirmek için uğraşıyoruz" diyerek bir serzeniş dile getiriyor.
Doğrusu bu, hem konu hem üslup bakımından hayli sıkıntılı.
Kanunlar değişmez değildir.
Bir kanun işlevini görmüyor, toplumda sorun çözmüyorsa değiştirilir ve ihtiyaca göre yenisi yapılır.
TBMM yasama organı olarak bunun için var.
Beşeri kanunlar insanlığın ortak malıdır ve insanlık tarihinden ve ilahi öğretilerden/dinlerden beslenir.
Yani medeni kanunlarda pekala değişir.
Beyefendiyi medeni kanunun neresi sıkıntı veriyor onu bilemiyorum ama bir tahminin var.
Bildiğime göre yasalarımız iki eşliliğe müsaade etmiyor.
Tarafların rızası varsa birlikte olmalarını suç saymadığı gibi Ak Parti döneminde medeni kanunda yapılan değişiklikle rızaya dayalı birlikteliklerinden bir çocuk olursa çocuk babanın isteği üzerine nüfusuna kaydedilebiliyor.
Bu haliyle Ali Edizer açısından sıkıntı olmasa gerek diye düşünmek mümkün.
Buraya kadar arkadaşına yaptığı tavsiyeyi değerlendirmiş olduk.
İşin birde yaptığı görevle ve bu göreve gelişiyle ilgili tarafı var.
Toplumu alakadar eden tarafına bakmak lazım.
Çünkü toplum oraya bakıyor.
Mesleğinde yetkin mi değil mi?
Biz bunu bilemeyiz.
Ancak öne çıkan tarafı bir dini yapıyla olan ilişkisi ve bağı.
İşte burada başka soru ve sorular akla geliyor.
Bu sorular üzerine bazı kesimler haklı olarak kaygılarını dile getiriyorlar.
15 Temmuz ihanetine sebep olan yapının dini kimliğini dikkate aldığımızda sanki o ihanet hiç yaşanmamış gibi, başka bir dini cemaat/tarikatla iktidar iş tutuyorsa kaygılanmamak mümkün değil.
İktidara tavsiyemiz derhal bu tür uygulamalardan ve tercihlerden vazgeçmesidir.
Değilse, insanımız ikinci bir fatura ödeyecek durumda değil.
Bu aymazlık devam eder ve bürokraside ehliyet ve liyakat öne çıkmazsa seçmen sandıkta gerekeni yapacaktır.