Devlet Nedir?

Aralarında dil, inanç, ülkü, kültür ve ırk bağı bulunan insan topluluğu tarafından, toprak bütünlüğü ve hükümranlığı korunmak kaydıyla; asla vazgeçilmez ve hiçbir kimseye devredilemez, hukuk, sosyal ve üniter değerler esas alınarak tüzel ve siyasal bakımdan örgütlenmiş ve oluşturulmuş, kendisinin ve tüm yurttaşlarının gurur, şeref ve haysiyetinin göstergesi bir bayrakla temsil edilen, tüzel ve siyasal bir kuruluştur.

Devlet kurabilmek ve devam ettirebilmek için, yukarıda sayılan özelliklerin bir arada olması yetmeyebilir. Bunların yanı sıra, çıkarılacak tüm yasaların dayanağını oluşturacak olan demokratik bir Anayasa’nın ve parlamenter sistemin de oluşturulması gerekir. Bunlardan birisinin olmayışı ya da yarım olması, toplumun belirli kesimini hoşnut ve mutlu ederken, öteki kesiminin umutsuz ve mutsuzluğuna, hoşnutsuzluğuna, iş, aş ve gelir dağılımında eşitsizliğe, neden olacaktır.

Devlet, hiç kimsenin kişisel tekelinde olamaz, demokratik ortamlarda, belirli sürelerle, ülkeyi ve devleti yönetmek için iktidara gelenler, kendi kişisel anlayış ve kavrayışına göre yönetemez, anayasanın belirlediği ilkesel çerçevenin dışına çıkamaz. Çıkarsa, önüne geçilemez bir kargaşa, karmaşa ve belirsizlik olgusu ortaya çıkar, Devlet, temellerinden şiddetli şekilde sarsılmaya başlar.

Devlet Nasıl Olmalıdır ?

Yukarıda sayılan niteliklere sahip bir toplumun devlet olabilmesi için, üç temel unsur gereklidir.

Bunlar :

1. Hukuk Devlet İlkesi.
2. Sosyal Devlet İlkesi.
3. Üniter Devlet İlkesi.

1. Hukuk Devleti İlkesi:

Bir Devletin öncelikle “Hukuk Devleti“ niteliğine sahip olması gerekir. Hukuk, Yüce Yaratanın da adı olan “Hak“ sözcüğünün çoğuludur. Adalet kavramı da, Hukuk sözcüğü ile bir anlam ve değer kazanır. Adalet ve Hak/Hukuk birbirini tamamlayan iki sözcüktür. Bu kavramlardan birisinin yokluğu , geç işlemesi ya da hiç işlememesi; zalimin zulmünü, mazlumun ahını artırır, mazlumun göz yaşı dökmesine neden olur.

2. Sosyal Devlet İlkesi:

Devlet, büyük bir aile gibidir. Ailenin refah düzeyinin yükseltilmesinden, yaşama koşullarının iyileştirilmesinden, aile bireylerinin rahat ve huzur içerisinde, her türlü tehlikelerden korunmuş olarak yaşamasından baba ve anne ortaklaşa görevli ve sorumludurlar. Aile bireylerinden birisinin rahatsızlığı ve huzursuzluğu, tüm aileyi olumsuz olarak etkiler. Baba ve annenin, aile birlik ve düzeninin korunması ve aile bireylerinin en iyi koşullarda yaşaması için ellerinden gelen tüm yasal gayretleri göstermeleri gerekir. Bu onların en asli ve vazgeçilmez görevidir.

Devlet de, işsiz, aç, susuz, çıplak, evsiz, barınaksız bir yurttaşı dahi kalmayacak şekilde gereken tüm önlemleri almakla mükelleftir. Devleti yönetenler, yurdun her köşesinde dalgalanan şanlı Türk Bayrağının gölgesinde yaşayan tüm yurttaşların karnı doymadan doyasıya yememeleri; kana kana su içmemeleri gerekir. Her yurttaş, yatağında huzur içerisinde uyumadan Devleti yönetenlerin, Milletvekillerinin hiç birisinin yataklarında huzur içerisinde rahat uyumamaları gerekir. Çünkü, Devlet yönetimi, son derece ciddi ve önemli ve bir o kadar da sorumluluk gerektiren bir iştir. Çünkü, Devlet çarkı, tüm yurttaşların ödediği dolaylı ya da doğrudan vergilerle dönmektedir.

Yüzlerce Üniversite kurarak yüzbinlerce genci mezun ettikten sonra ilgilenmemek ve geleceğe büyük bir umutla bakan ve tertemiz yürekleri Devlete hizmet aşkı ile çarpan pırıl pırıl gençlerin umudunu söndürmek, Devlet ciddiyeti ile asla bağdaşmaz. Hiçbir gence, “Devlet kimseye iş bulmak zorunda değildir.“ Denemez. Devlet, Üniversiteler kurarak yetiştirdiği tüm gençlere iş sahası yaratarak iş bulmak zorundadır.

Devleti yönetenlerin, yurttaşların devlete olan güveni sarsabilecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaları gerekir. Sokaklarda dilenen, başkalarına el avuç açan hiç kimse kalmadığı zaman, ancak hukuk devleti olunabilir.

3. Üniter Devlet İlkesi:

Bir Devletin, uluslararası camiada saygınlığı varsa, o devlet üniter devlet sayılabilir, yoksa o devlet uluslararası camiada, üniter devlet sayılamaz. Devlet, Devlet adamı niteliklerine haiz kişilerce yönetildiği kadarı ile üniter devlet statüsü kazanabilir. Herkes, özeleştiri uygulaması ile, üzerine düşen görevleri yapıp yapamadığını denetleyebilir.

Uluslar arası-devletler arası ilişkiler, üniter bir devlete yakışır ciddiyetle yürütülür. Uluslararası/Devletlerarası antlaşma koşullarına uymayan ve çiğneyen ülkelere ciddi yaptırımlar uygulanır. Yaptırımların ne zaman ve nasıl uygulanacağı, davul zurna çalınarak değil, uluslar arası ilişki ve diplomasi kuralları çerçevesinde Nota verilerek bildirilir.

Devlet mekanizması, üç önemli temel üzerine, “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” ne göre kurulmuştur. Bu Kuvvetler şunlardır :

1. Yasama Organı.
2. Yürürtme Organı
3. Yargı Organı

Bu üç organ, anayasal parlamenter sisteme göre, birbirinden tamamen bağımsız olarak görev yapar.
Hiç bir organ, ötekinin görev alanına giremez ve görevine müdahale edemez. Girecek ve müdahale edecek olursa, gene kargaşa, karmaşa ve belirsizlik ortaya çıkar.

1 . Yasama Organı.

Ülkemizde, Yasama Organı olarak görevli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, belli, bir kesimin, sınıf veya zümrenin değil, toplumun genelinin hak ve çıkarlarını koruyacak yasaları çıkarmakla yükümlüdür.

Yasama Organının çıkardığı hiçbir yasa, Devletin temelini oluşturan Anayasaya aykırı olamaz. Hiçbir kişinin, ailenin, sınıf veya zümrenin hak ve çıkarlarını koruyacak yasalar çıkaramaz. Hiçbir yönetmelik, yönerge, tüzük, talimat da yasalara aykırı olamaz. Ancak ne var ki, bu ilke ve esaslara aykırılık teşkil eden yasalar mevcuttur. Tütün ve Alkol Piyasası Yasası, Kaçak Elektrik kullanım bedellerinin kaçak elektrik kullanmayan yurttaşlara ödettirilmesine dair yasa, Milletvekillerine erken emeklilik hakkı tanıyan yasa gibi, belirli kişi, aile, sınıf ve zümreye ayrıcalık tanıyan yasalardır.

Anayasaya aykırılık teşkil eden bu ve benzeri yasaların çıkarılması, bilinçli, sorumluluk sahibi, düşünen ve sorgulayan yurttaşlar arasında eşitsizliğe, hoşnutsuzluğa, hak kaybına ve yurttaşların Devlete olan güveninin sarsılmasına neden olacaktır.

2. Yürütme Organı:

Yürütme Organın İktidardır, yani hükümettir. Yürütme Organının, kendisini, Yasama Organının görev alanına girmeye ve müdahale etmeye yetkili görürse, gene kargaşa, karmaşa ve belirsizlik ortamı oluşacaktır. Yürütme Organı, Devleti yönetme sorumluluk ve bilinci ile hareket ederek tüm kesimlerin hak ve çıkarlarını korumaya azami özen göstermelidir.

3. Yargı Organı:

Yasama Organı tarafından çıkarılan yasaların Anayasaya uygunluğunu, uygun olanların gerektiği gibi uygulanıp uygulanmadığını denetler, Devletin saygınlığının, etkinlik ve gücünün, güvenin sarsılmaması için bağımsız mahkemeler yolu ile yasalara uyulmasını sağlar, uymayanları cezalandırır, yurttaşların maddi ve manevi zarar ve ziyana uğramaması için gerekenleri zamanında sür’atle yapar. Türkiye’ de söylendiği şekli ile “Geciken Adalet, Adalet Değildir.“

Değerli okuyucular. Değerlendirmeleriniz benim için çok önem arz etmektedir. Olumlu ya da olumsuz, görüş ve düşüncelerinizi, kanaatlerinizi belirtmeniz şevk ve heyecan verecektir.

Esen kalınız.

DİĞER YAZILARI