Bir evcil hayvanın ölümüyle başa çıkma, hayvanları seven kişilerin hayatlarında en az bir kere yaşadığı bir deneyimdir. Beslediğimiz evcil bir hayvanla aramızdaki bağ, aile bireylerimizle kurduğumuz bağla bire bir benzerlikler gösterir. Bize arkadaş olurlar. Bizi eğlendirir, mutlu eder ve hayatımıza anlam ve neşe katarlar. Hatta bazen çocuğumuz gibi bile olurlar. Dolayısıyla zamanlı veya zamansız kayıpları bizi derinden etkiler. Ama hepimiz keder ve kayıpları aynı şekilde yaşamayız. Keder, evrensel bir fenomen olmasına rağmen, yas tutmanın yolları büyük ölçüde değişir. Yas tutmak çoğu zaman diğer şeylerin yanı sıra kültürel ve dini faktörlere de bağlıdır. İnsanlar için yas tutmak gibi, evcil hayvanlarımızı kaybettiğimizde de derin bir yasa tutulabiliriz.

ACIYI KABUL ETMEK

Yapılan araştırmalar bir evcil hayvanın ölümünün gerçekten acı verici bir deneyim olarak yaşandığını doğruluyor. Bu acıya, bir hayvanın kaybından yaşanan yas ile ilişkili kültürel tabuları eklemeliyiz. Bu acı genellikle nüfusun büyük bir kısmı tarafından anlaşılmamakta ve bu durum yas tutma sürecini daha da zorlaştırmaktadır. Birçok insan, evcil hayvanlarıyla özel bir bağ oluştursa da, bu bağı geliştirmeyen ve bu nedenle insan ve hayvan arasındaki ilişkileri takdir edemeyen insanlar da var. Bu ilişkiyi anlamayanlar genellikle bu kaybı küçük görürler ve böyle bir üzüntüyü anlamsız ve yersiz bulurlar. Kayıptan dolayı duyulan üzüntüyü küçümserler ve kişinin duyduğu üzüntü yüzünden suçluluk duymasına neden olurlar. Bir evcil hayvanın kaybı, bir insanın yaşamındaki en zor anlardan biri olabilir. Ancak yine de sosyal düzeyde, insan kaybından dolayı yaşadığımız yasın aynı duygusal etkisine sahip olduğu kabul edilmemektedir.

YAS İLE NASIL BAŞEDİLİR?

Yas tutma süreci, bize yakın olan bir kişi öldüğün zamanda yaşadığımız gibi aynı dört aşamadan oluşur:
• İnkar. Bu aşamada henüz kaybı kabul edememişizdir ve yaşanan olayın etkisini ertelemek için inkarı bir savunma mekanizması olarak kullanırız. Bu noktada verebileceğimiz pratik bir tavsiye de evcil hayvanınızın oyuncaklarından kurtulmak ya da onları kaldırmak olabilir.
• Duyguları ifade etmek. Üzüntü, depresyon ya da öfke yaşamaya başlarız. Kaybımızın sonucu olarak birçok şey hissedebiliriz. Bu duyguları hafifletmek için gözyaşlarımızı tutmaya çalışmamalıyız. Durumumuz iyi değilken iyiymiş gibi davranmamalıyız; duygularımızı dışa vurmalı ve yaşamalıyız. Yapmamız gereken şey, kaybımızı hissetmek ve gözyaşlarımızın akmasına izin vermektir. Çünkü bunların hepsi iyileşme sürecinin bir parçasıdır.
• Yeniden yapılanma. Bu aşamada, evcil hayvanımızın geride bıraktığı boşlukla karşılaşırız ve onunla yaptığımız tüm günlük rutinleri yeniden yapmaya başlarız. Fark etmediğimiz rutinler hayatımızın önemli bir parçası haline gelmişti. Bunlar, onu yürüyüşe çıkarmak, onunla parkta oynamak, kanepede dinlenmek gibi rutinler. Şimdi yapmamız gereken yeni rutinler yaratmaktır.
• Evcil hayvanımızın anısına farklı bir şekilde bağlanmak. Bu, geleceğe bakmak ve iyileşme yolunda ilerlemekle ilgilidir. Bunu yaparak, onlara karşı hissettiğimiz muazzam sevgiyi hatırlayabiliriz. Hepimiz benzer durumları farklı şekillerde yaşarız. Evcil hayvanımızın yas tutma sürecinden kurtulmak için hepimiz aynı zamanı vermeyiz. Bazılarımız başka bir evcil hayvan almayı tercih eder, bazılarımız ise hayatlarımıza bir daha başka bir hayvan sahiplenmeyerek devam etmeyi tercih ederiz. Başka bir hayvana sahip olmaya karar verdiğimizde kendimizi kötü hissetmemeliyiz. Bunun, onun yerine bir başkasını koymak olmadığını, yeni evcil hayvanımızla yeni rutinler ve harika deneyimlerle dolu yeni bir yola başladığımızı düşünerek mutlu olmalıyız. Yardıma ve yuvaya ihtiyacı olan o kadar çok can var ki. Kaybımızın acısını dindirmek adına bu canlardan birini sahiplenip hem kendi hayatımıza anlam katarız hem de bir can kurtarmış oluruz.