Bir canlının nefes alması için ciğerler ne kadar önemliyse dünyamızın da nefes alabilmesi için ağaçlara o kadar ihtiyacı vardır. Küreselleşen dünyada tüketim toplumu olarak en çok doğaya zarar veriyor, dünyada geri dönülemez boyutlarda hasarların oluşmasına neden oluyoruz.

Geçmiş yıllara göre baktığımızda yeşil alanların dünya üzerinde her geçen yıl daha da azaldığını görüyoruz. Bu durum son yıllarda bize durumun vahametini gösterse de biz insanlar ne yazık ki gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz.

Dünyada her yıl doğal ve insan kaynaklı olarak milyonlarca dekar ormanlık alan zarar görüyor. Bir anda yok olan ormanlarımızın telafisi ile yıllara uzanabiliyor. İşte bu sorunu çözmek için var gücümüzle çalışmaya başlamalıyız. Öncelikle büyük bir farkındalık çalışması başlatarak insanlarımızın ağaçlar hakkında bilinçlenmesi sağlamalıyız.

İnsanlarımıza nefes kaynağı olan ormanların faydalarını anlatmalıyız. Ormanların en önemli faydasının oksijen kaynağı olduğunu ve bitkilerin fotosentez yolu ile havadan karbondioksidi alarak tekrar havaya oksijen verdiğini anlatmalıyız. Havada yüzde 21 oranında oksijen bulunduğunu ve bu miktarın yüzde 56’sının ormanlarda üretildiğini anlatmalıyız.

Ya da 40 kişinin bir saatte havaya verdiği karbondioksidi yetişkin bir çam ağacının 1 saatte oksijene dönüştürdüğü mucizesini anlatarak aslında ne denli büyük bir yaşam kaynağı olduklarını insanlara anlatmalıyız.
1 cm kalınlığında bir toprağın oluşması için 400 yıl gerekliyken, erozyona bağlı toprağın yok olmasını engelleyen ormanlarımızın önemini her yere yazmalı, gerekirse okullarda ders olarak vermeliyiz.

'Ben şehirde yaşıyorum nasıl ağaçlandırmaya katkı veririm' diye sormayın. İnternet üzerinden basit bir araştırma ile Türkiye’nin her hangi bir iline fidan bağışında bulunabilirsiniz. Fidan dikimi gelenekselleştirilmesi gereken bir çalışma olmalı. Bu yüzden önce çevremizi, sonra güzel ülkemizi daha sonra ise dünyamızı ağaçlandırmalıyız.