Uzm. Psk. Sibel Bilir

Uzm. Psk. Sibel Bilir

HASTALIK HASTALIĞI

HASTALIK HASTALIĞI

Gündemde olan Corona virüsü, ne yazık ki hepimizi panik ve tetikte olma durumuna sevk etti. Kişisel hijyenimize daha fazla dikkat etmeye, insanlarla daha az temasta bulunmaya, kendimize daha iyi bakmaya başladık. Aslına bakarsanız corona virüsü diğer grip virüslerinden pek de farklı değil. Sadece ne yazık ki biraz daha ağır atlatılıyor. Bulaşma şeklinde ya da yayılma hızında herhangi bir farklılık yok. Kendimize iyi baktığımız, moralimizi yüksek ve bağışıklık sistemimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe bu hastalığa yakalanma riskimiz oldukça düşük. Fakat ne yazık ki böyle salgın durumlarında kendimizi olduğundan daha fazla dinleriz ve vücudumuzun verdiği en basit tepkileri bile hastalığa yorabiliriz. Bu durum çok ciddi boyutlara ulaşabilir ve kişi kendini hastalık hastalığı dediğimiz tıbbi adı hipokondriyazis olan rahatsızlıkla mücadele ederken bulabilir. Hipokondriyazis bir tür takıntı hastalığıdır. Bu hastalıkta hastanın takıntı teması kendi sağlığıdır. Hastalık hastalığı tanısı alan kişiler tıbben bedensel bir hastalığı olmadığı halde doktorlara inanmaz ve ciddi bir beden hastalığı olduğunu savunurlar. Bu doğrultuda sık sık hekime müracaat ederler. “Hastalık hastası” teriminin de gayet güzel bir şekilde özetlediği bu bozuklukta hasta, sağlığının bozulduğu veya bozulacağı endişesi içindedir. 
BELİRTİLERİ NEDİR?
Hastalık hastalığı olan hastalar bir bedensel şikayetin peşine düşerek bu konuyla ilgili olan branşın hekimine müracaat ederler. Örneğin merdiven çıkarken nefesi daralan ve kalp ritmi artan bir kişi kendisinde kalp ya da akciğer hastalığı olduğu endişesine kapılır ve kardiyoloğa başvurur. Yapılan tüm tetkik ve muayenelerden sonra hekimin “bir sorununuz bulunmuyor, kalbiniz ve akciğerleriniz gayet sağlıklı” demesine rağmen hastanın aklındaki şüphe giderilmez. Hastalık hastalığı olan kişilerde hekimin kendisi ile yeterince ilgilenmediğini ve eksik bir şeyler bıraktığını düşünerek daha emin olmak için başka bir hekime müracaat eder. İkinci hekim de benzer yaklaşım sergilese bile iki hekim arasındaki bazı yaklaşım farklılıklardan şüphelenerek her ikisine karşı da güvenini kaybeder ve üçüncü bir hekime gider. Hastalık hastalığı rahatsızlığında tüm bu araştırmalar sırasında tıbben bir anlamı olmadığı halde tetkik kağıtlarında yer alan bazı anormal sonuçları kendi kendine “bir sorun olduğu ancak kendisine söylenmediği” yönünde yorumlar ve endişeleri daha da artar. Bu hastalar sık sık hekim değiştirir. Hastalık hastalığı rahatsızlığı olanlarda sorunun bedensel olmadığı, bir psikiyatriste/psikoloğa gitmesi gerektiği söylense bile hasta buna inanmaz ve psikolojik destek almaktan kaçınır. Şikayetleri başladıktan aylar hatta yıllar sonra psikiyatriste/psikoloğa geldiğinde bile amacı tedavi olmak değil sorunun psikiyatrik olmadığını psikiyatristin ağzından teyit ettirmektir. Hastalık hastalığı bu doğrultuda psikiyatristin önüne kalın bir tetkik klasörü koyarak bunların hepsini incelemesini ve kendisinde hiçbir hekimin tespit edemediği “gizemli bir hastalık” teşhisi koymasını umar
NEDENLERİ VE TEDAVİSİ
Hastalık hastalığı diğer takıntı hastalıklarında olduğu gibi bu hastalıkta da çok sayıda neden tanımlanmıştır. Genelde hastalarda belirtilerin başlangıcından kısa süre önce yaşanmış önemli bir travmatik yaşam olayı bulunur. Bunun yanında genel bir sıkıntı ve huzursuz yaşam tarzı zeminde yer alıyor olur. Yani kabaca hastalığın oluşum mekanizmasını “stresin bedenselleştirilmesi” olarak ifade etmek mümkün olabilir. Bu hastaların kişilik özellikleri arasında titiz, dikkatli, şüpheci özellikler bulunur. Hipokondriyakların aile bireyleri arasında diğer takıntı türü hastalığı olanlara sıklıkla rastlanır. Hatta paranoya tanısı ile tedavi gören akrabaları bile bulunabilir. Hastalık hastalığı tedavisi diğer takıntı hastalıklarında olduğu gibi ilk etapta ilaçlardır. Hasta-hekim ilişkisinin güven zemininde kurulduğu ve hastanın tolere edebildiği bir ilaç tedavisi ile belirtiler denetim altına alınabilir. Hastalık hastalığı tedavisi için her koşulda psikoterapi ihmal edilmemelidir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uzm. Psk. Sibel Bilir Arşivi
SON YAZILAR