“İnsanların hem işte hem de evde bana gereken değeri vermediklerini düşünüyorum.” Kabul edelim ki, hayatlarının belirli bir anında bu duyguyu yaşayan pek çok insan vardır. Dünyada pek az şey bir insanın değersiz hissetmesi ya da gereken değeri görememesi kadar büyük bir acı ve mutsuzluk verebilir.Belki de bu bir özgüven eksikliğinin işareti olabilir mi? Evet, olabilir. Ancak bu konuyla ilgili şüphesiz çok önemli bir detay vardır. İnsanoğlu bir şeyin ya da bir kişinin parçası olduğunu hissetmek ister. Sosyal (ve aynı zamanda duygusal) birer varlık olarak, değer verdiğimiz insanlar tarafından değer görmek ve tanınmak her birimizin en çok ihtiyaç duyduğu gıdalardan biridir. Bu ihtiyacımızın karşılanmasını partnerimizden bekleriz. Sevgi görmek ve sevmek, sevdiğimiz insana hayranlık duymak ve onun bize hayran olması, onun desteğini hissetmek en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu psikolojik doku aynı zamanda her bir ailenin yapısal oluşumu açısından da temel bir ihtiyaçtır. Aynı şekilde profesyonel hayatta da benzer durumlar söz konusudur. Yaptığımız şeylerin takdir edilmesi ve değer görmesi kendimize ilişkin olumlu bakış açımızı güçlendirir.
BAŞKALARININ BANA GEREKEN DEĞERİ VERMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Başkalarının bizi yeterince değerli görmediğini düşünmek hemen hemen her zaman beyinle ilgili bir durumdur. Deyim yerindeyse birer insan olarak hepimiz her an etrafımızdaki insanlarla kendimizi sosyal olarak kıyaslamaya “programlanmış” birer varlığız.Kendimizi dezavantajlı bir durumda gördüğümüzde bir tür alarm sistemi devreye girer ve kötü bir şeyler olduğu konusunda bizi uyarır. Beynin belirli bir denge yakalaması için dışarıdan desteğe ihtiyacı vardır. Bu sayede kendimizi sosyal bir grubun parçası olarak görebiliriz. Nezaket, onurlandıran bir sözcük ya da günlük hayattaki sevgi içeren hareketler her şeyin yolunda gittiğini görmemizi sağlar. Eğer bunlardan sürekli olarak yoksun bir biçimde yaşarsak korkular ve hatta acılar ortaya çıkar.Bir ilişkide yeterince değer görmediğini hissetmek, yaşanan problemlerin ve hatta bazı durumlarda ayrılıkların bile başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır. Bazen bu durum taraflardan birinin diğerine karşı gerçekten hak ettiği değeri vermemesinden kaynaklanabilir. Ancak kimi zaman da çözülmesi gereken başka problemler bu durumu tetikleyebilir.
Bir ilişkide yeterince değer görmediğini hissetmek, yaşanan problemlerin ve hatta bazı durumlarda ayrılıkların bile başlıca sebepleri arasında bulunmaktadır. Bazen bu durum taraflardan birinin diğerine karşı gerçekten hak ettiği değeri vermemesinden kaynaklanabilir. Ancak kimi zaman da çözülmesi gereken başka problemler bu durumu tetikleyebilir.
Kişinin aile içinde kendini küçük görmesi her zaman için çok zarar verici bir durumdur. Bu duyguyu anne ve babasının hemen her konuda ilgisizliği ve hafife alması nedeniyle çocukluğundan itibaren yaşayan bir insanın yıllar boyunca bunun etkisinden kurtulması zor olacaktır. Böyle olumsuz bir tecrübenin ortaya çıkaracağı en belirgin sonuç ise özgüven eksikliğidir.
Hayatımızın neredeyse üçte birini işte geçiririz. Kendimizi hor görülen ve değer verilmeyen bir ortam içinde düşündüğümüzde bunun sonuçlarına psikolojik olarak katlanmak durumunda kalırız. Bu bağlamda, insan emeğine yeterince değer verilmemesinin günümüzün yaygın problemlerinden biri olduğunu düşünenler de bulunmaktadır. Örnek olarak kadın ve erkek arasındaki maaş farklılıkları, bir insanın potansiyelini yeterince takdir etmemek, düşük maaşlar ya da genel olarak kötü çalışma koşulları çok sık rastlanan sorunlar arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak hepimiz hayatımızın belirli anlarında, “İnsanlar benim değerimi bilmiyor” tarzında düşüncelere kapılmışızdır. Böyle düşündüğümüzde öncelikle kendimize bakmamız gerekir. Bazen bizim kendimize vermediğimiz şeyleri başkalarının bize sunmasını bekleriz.Yani özgüvenimiz sınırlandığında ve kendimize verdiğimiz değer yeterli düzeyde olmadığında çözmemiz gereken bir küçümseme problemi ile karşı karşıyayız demektir. Böyle bir hisle uzun süre yaşamak tavsiye edilen bir durum değildir. Çünkü bu durum son derece yıpratıcı, yorucu, aşındırıcı ve zarar vericidir.O halde bu tür sorunları kararlılıkla çözelim ve her canlının hak ettiği saygı ve takdir görme kavramlarını bizim de hak ettiğimizin farkında olalım.