Bu hafta hepinizin bildiği gibi İtfaiyecilik Haftası. Ülkemizde ilk İtfaiye Teşkilatı 25 Ekim 1714 Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı adıyla kuruldu. Cumhuriyet döneminde ise yangın söndürme görevi 25 Eylül 1923 tarihinde belediyelere verildi. Türkiye'de her yıl 25 Eylül günü başlayıp 1 Ekim günü biten hafta Yangın Haftası olarak kutlanıyor. Hafta süresince çeşitli yayın organları ile halka, okullarda öğrencilere yangının zararları anlatılır ve yangından korunma yolları ve alınması gereken önlemler sıralanır.
Bu yaz sezonu ülkemiz için çok zor bir dönemdi. Antalya’nın Manavgat ilçesiyle başlayıp Türkiye’nin bir çok noktasında yalnızca insanların değil milyonlarca canlının yaşamını etkileyen bir yangın felaketi yaşandı.
Neredeyse her yanda başlayan bu yangınlarda canlıların evi olan ormanlar yok olurken, telafisi uzun yıllar sürecek bir tahribat ortaya çıktı. Tabi doğa kendini yenileyen bir döngüye sahip ancak canlılar için aynı şeyi söylememiz ne yazık ki mümkün değil. Ormanlarda yaşayan canlılar yangın sonrasında herkesin yüreğini burktu. Bu elim olayın ardından toparlanmamız biraz zaman alacak ancak bu yangınlar bize bir şeyi daha açık açık gösterdi. Hepimizin çok saygı duyduğu bir meslek olan itfaiyecilik kolay bir meslek değil. Yangınlara müdahale sürecinde hiç ara vermeden hayatlarını tehlikeye atan itfaiyeciler bir kez daha ne kadar kutsal bir mesleği icra ettiklerini bize göstermiş ololdular.
Bu süreçte hiç dinlenmeden çalıştıklarını gördük. Hatta yangın felaketinde hayatını kaybeden itfaiye erleri de oldu. İnsanların asla giremeyecekleri yerlere hayatlarını hiçe sayıp giren ve canlıları kurtarmaya çalışan bu kutsal mesleğin temsilcilerinin kıymetini daha fazla bilmeli, onların dertlerini her fırsatta dile getirmeliyiz. Bu vesileyle tüm itfaiye erlerinin İtfaiyecilik Haftası’nı kutluyor, mesleğini yaparken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum.