Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor. Her yıl dünya gezegeninde yaşayan kadınların günü olarak kabul edilen 8 Martta, dişi olan tüm arkadaş, akraba ve yakınlarımızın gününü kutluyoruz. Dünya Kadınlar Günü'nün kökleri, işçi hakları hareketlerine dayanıyor ve 8 Mart Birleşmiş Milletler tarafından da Dünya Kadınlar Günü olarak kabul ediliyor. Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları 1908 yılında, New York'ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle atılmıştı. Bir toplumun kadınlarına nasıl baktığı aydınlatıcıdır çünkü toplum, kadının aldığı pozisyonların farklılığına göre büyür ve gelişir. Tarih boyunca çok farklı deneyim yaşayan kadınlar, bazı geçmiş topluluklarda savaşçı, bazılarında rahibe, bazılarında ise güçlü siyasi liderler olmuşlardır. Ancak ne yazık ki bugün dünyanın pek çok yerinde kadınların iş hayatına yeterince katılım sağlayamadığını görmekle beraber, kadına şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına da çok sık rastlıyoruz. Kadın olmak dünyanın her yerinde, en gelişmiş ülkelerde bile maalesef çoğu kez akademik, mesleki ve sosyal bağlamda bir dezavantaj. Fakat kadın olmanın güzel tarafları da saymakla bitmez elbette. Kadınlar hakkında aslında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. Hiç merak ettik mi acaba kadınların psikolojisi nasıl olur? Kadınlar nasıl hisseder ve düşünür? Haydi, o zaman bir psikoloğun gözünden Dünya Kadınlar Gününe özel kadınların psikolojisine kısa bir yolculuk yapalım.

ROMANTİZM
Erkek ve kadın genetik kodlarının %99’dan fazlası aynıdır. Fakat inceleyici bir gözle bakıldığında kadın ve erkek beyinlerinin aynı olmadığı görülmektedir. Yapılan derinlemesine çalışmalarla kadın ve erkek beyinlerinin baskı ve çelişki durumlarında tamamen farklı tepkiler verdiği, sorunları çözerken, konuşurken, deneyimlerken ya da güçlü duyguları depolarken beynin farklı bölgelerini kullandığı ortaya çıkmıştır. Erkekler ve kadınlar için romantizmle ilgili ilk hesaplamalar bilinçaltında gerçekleşir ve her iki taraf için birbirinden farklıdır. Örneğin kısa süreli eşleşmelerde erkekler avcı, kadınlar seçicidir. Bu bir genelleme değil, atalarımızın milyonlarca yıl genlerini nasıl yayacaklarına dair edindikleri tecrübelerden kalan mirasımızdır. Evrim sürecinde beyin en sağlıklı eşleşmeyi nasıl yapacağını öğrenmiştir. Kadın kendisine çocuk verme ihtimali en yüksek olana; kaynakları ve bağlılığı çocuğunun varlığını sürdürmesini sağlayacak olana yönelir. İlkel erkek ve kadınların bilgileri modern beyinlerimizin ve nörolojik devrelerimizin derinliklerine kazınmıştır.

DUYGUSAL HAFIZA
Araştırmalar kadınlarda duygu merkezleriyle ilgili bağlantıların daha aktif ve daha geniş olduğunu göstermektedir. Stanford Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, beyinleri taranırken duygusal resimlere bakan kadınların beyinlerinde 9 farklı bölge aydınlanırken erkeklerde 2 bölge aydınlandığı görülmüştür. Araştırmacılar ayrıca kadınların tipik olarak, duygusal olayları, ilk randevu, tatil, büyük kavgalar gibi olayları erkeklerden daha canlı hatırladıklarını ve daha uzun sure hafızalarında tuttuklarını ortaya koydu. Sonuç olarak kadınlar erkeğin ne söylediğini, ne yediklerini, dışarıda havanın soğuk olup olmadığını ya da yıldönümünde yağmur yağıp yağmadığını hatırlayabilmektedirler.

ÇALIŞAN KADIN PSİKOLOJİSİ
Günümüze geldiğimizde nihayetinde kadınların iş hayatında aktif olduğunu görüyoruz. Ancak hala kadınların tarihsel süreçte görüldüğü gibi eşitsizliğe ve haksızlığa maruz kaldığı görülmektedir. Örneğin, kadınlar çalışma mesailerini bitirdiklerinde evdeki çalışma süreçleri başlar. Sosyolojide bu duruma görünmeyen emek denir. Cinsiyetler arasındaki ücret farkı ise aynı işi yapan erkeklerin kadınlardan daha çok kazanmasına dair bir başka problemdir ve bu durum kadınlar için oldukça moral bozucudur. Yapılan bir araştırmaya göre erkek egemen sektörlerde çalışan kadınların vücudundaki östrojen stres hormonuna bağlı olarak azalıyor ve testosteron artıyor. Yani kadınlar yalnızca iş hayatındaki stresle değil buna bağlı olarak gelişen hormonal bozukluklarla da uğraşıyor. Cinsiyetleri yüzünden pek çok işi yerine getirmekten uzaklaştırılan kadınlar insanların ön yargısıyla savaşmaya devam ediyor. Bu durum hem kadınların psikolojisini hem de pek farkında olunmasa da erkeklerin psikolojisini de etkiliyor ve toplumların gelişimini sekteye uğratıyor. Eğer sosyal yaşamda kadın olduğunuz için ayrımcılığa uğradığınızı düşünüyorsanız mutlaka psikolojik destek alınız.