Her yerde kadın-erkek eşitliği naraları atıyoruz. Nara atmak sanırım toplumuzun en iyi bildiği şey. Çünkü toplumun en üst kademesinden en alt kademesine kadar herkes nara atabiliyor. Ama naralarına sahip çıkıyor mu orası meçhul. Biz laf kalabalığını severiz. Ama laftan öteye gidemedik. Bunun da artık farkındayız. Çünkü cesaretimiz kırılıyor. Cesaretimiz yok. Özellikle kadınlar olarak sığınacak limanımız yok. Olan şanslı kadınlarımız var. Ama bazı kadınlarımızın dayanacak cesaretini Toplayacak tek dalı yok. Aileler kızlarını evlendirdikten sonra her zaman açık bir kapı bırakmalı. Bir kadın bilmeli ki her zaman gideceği açık bir kapısı var, bir limanı var.


Gelelim eşitlikten öte konu olan yaşama hakkını saygı. Sizce de her geçen gün kadınların yaşam hakkı elinden alınmıyor mu? Sayılar artarak devam ediyor farkında mısınız? Kadın olarak yaşamdan koparılıyoruz. Annelerimizden, babalarımızdan, kardeşlerimizden, çocuklarımızdan ve tüm sevdiklerimizden koparılıyoruz. Ve bizi koparanlar her ne hikmetse bizi çok sevdiklerini söyleyenler oluyor. Sevgi bu muydu? Seven hani kıymazdı… Hani tek damla gözyaşına dünyalar yakılırdı… Bize çok mu Yeşilçam filmi izlettiler. Sevgi biz kadınlara neden tozpembe öğretildi. Neden sevdiğimiz kim olursa olsun sonsuz güvenmemiz gerektiği öğretilmedi bize? Biz sevgiyi masum bildik. Gerçekten koşulsuz sevip sebepsiz öldürüldük.

Farkında mısınız öldük demedim. Öldürülüyoruz dedim. Çünkü biz her gün birer ikişer öldürülüyoruz. Ve genelse en çok sevdiklerimiz bizi öldürüyor. Genelde aynı yastığa baş koyduğumuz, hayatımızı paylaştığımız, inandığımız, güvendiğimiz sevdiğimiz adamlar tarafından öldürülüyoruz. Sonra ne mi oluyor? PİŞMANIM… Sadece pişmanım dediği için cezası indiriliyor. Her gün biri ölüyor ama biz kimseyi koruyamıyoruz. Ne yasalar ne de yaşam tarzları buna müsaade etmiyor. Koca karısını döverken, karı koca arasına girilmez düşüncesini kenara atılmalı. Koca karı arasına girilir efendim. Evliliği yürütemiyorlarsa karı koca arasına girin. Bir can daha toprağa girmeden o araya girin. Bir can daha gitmeden, bir cana daha kıyılmadan kanunlar değişmesi gerekiyorsa kanunlar değişsin, zihinler değişecekse zihinler değişsin.