Radyo, hepimizin şimdilerde nostaljik bulduğu o sihirli ses kutusu. Türkiye’de radyo yayıncılığı çok uzun yıllara dayansa da fiilen 1990’a anayasal olarak ise 1993 yılına kadar devlete bağlı olarak yürütüldü. Bir yıl sonra çıkarılan kanunla devlet tekeli kaldırılarak özel yayıncılığa açıldı. Bu şekilde özel radyolar artarak hayatımızda yer etmeye devam etti. Ancak tüm bunlardan önce büyüklerimizin hatıralarında anlatılan radyolar vardı.

Şimdilerde yazımın başında da belirttiğim gibi radyolar, artık birer nostaljik kutular olarak antikacılarda büyük fiyatlarda satılıyor. Büyüklerimizin anlattığı bu özel kutular eskilerde insanları bir araya getiren, bazen bir arkadaş bazen de ses olması için her daim açık bırakılan bir huzur aracıydı.

Büyüklerimizin anlata anlata bitiremediği eski radyo dinleme adetleri, Arkası Yarınlar’ı nasıl da heyecanla beklediklerini ya da evinde radyosu olmayan komşuların radyolu evlere misafir olduklarını anlatırlardı. Bu hikayeleri dinledikçe sanki sadece bizim kültürümüzde bu kadar güzel yaşanmış gibi gelmekte o günler.

Çok sonra bu alanda yapılan yatırımlar ve yaygınlaşmasının sağlanması ile halk ile buluşması da artırıldı. O dönemler sıra dışı şekilde haber kaynağı olan radyonun sesli ve canlı bir şekilde haberler sunması ya da sanatçıların canlı olarak icra ettikleri eserleri bizden önceki nesil için çok heyecan vericiydi. Memleket haberleri dinlemek dedelerimizin en önemli aktivitesiydi belki de.

Günümüzde ise artık radyolar tekrarsız yayınlar dönemini geride bıraktı. Şu an ki teknolojinin sınırsız imkanlarıyla artık istediğimiz zaman ve istediğimiz yerde daha önceden yapılmış yayınları bulup izleyebiliyor ve dinleyebiliyoruz. Modern hayatta hemen her alanda olduğu gibi medya yayınları konusunda da zahmetsizce ve hızlı ulaşım sanki biraz değersizleştirdi her şeyi. Zaten radyolar da artık eski dinleme kültürü ile dinlenmiyor. Tüketim toplumu olarak her şeyi tüketiyoruz. Sürekli bir şeyler icat edip onları yeni sürümler ve yeni modellerle eskitiyoruz. Yani her şeyi değersizleştiriyoruz. Sanırım ilerde bu eski hikayeleri anlatacak insanlar bile bulmakta zorlanacağız.