“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Yalancı eninde sonunda paçayı ele verir içiniz rahat olsun demek midir? Eğer öyle ise böyle bir uyarıya ne gerek var? Eninde sonunda gerçekler gün yüzüne çıkacak ise bize düşen oturup beklemek ve ne olacağını izlemek midir? Herhangi bir atasözü veya öz deyiş kişiyi uyanık olmak ve dikkat kesilmek yerine rehavete davet etmek amacı ile söylenmiş olabilir mi? Eğer öyle ise bu durum eşyanın tabiatına aykırı olmaz mı?

Peki durum böyle mi? Ne bir atasözü kişiyi rehavete ve rahatlığa davet eder ne de malayanidir. Ancak pek çok söz zaman içinde yanlış kullanımlarla tahrif olmuş ve anlam kaymalarına uğramıştır. Bunlardan biri de “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözüdür. Pek çok sözün hakikatte dikkat çekmek istediği durum nedir anlamak için sözün kaynağına inmek, çıkış noktasına ulaşmak gerekir.

İslamiyet’in ilk yıllarında, Medine döneminde İslam dinine iman edenler ve etmeyenler olduğu gibi çeşitli sebeplerden iman etmediği halde iman etmiş gibi görünenler de vardı.

Bu kişilere özü başka sözü başka içi dışına uymayan güvenilmez ve ara bozucu anlamında “münafık” denirdi. İşte bu münafıklar hakikatte ne olmadıkları belli olmasın diye belli durumlara çok dikkat ederlerdi. Bu durumlardan biri de dışarıdan biri mumun namaz vaktinden önce söndüğünü görürse hanede yatsı namazının kılınmadığına hükmeder diye yatsı namazı vakti girmeden hanelerinde yanan mumu söndürmezlerdi.

Sözün çıkış kaynağı aslen budur ve dikkat çektiği noktada dikkat edin uyanık olun aklınızı kullanın yalancı kendini iyi gizler mumunu yatsıdan önce söndürmez senin bağlı olduğun değerlere senden daha bağlı görünür. Sen anladığında, tabi anlayabilirsen, iş işten geçmiş olur. Velhasıl yatsı namazı vakti her yanan muma itibar etmemek gerek.