Vazgeçememenin açık adresiydik ikimiz de, kopamamıştık birbirimizden. Ayrılmak nasıl olur bilmiyorduk ki. Adını da aşk koymuştuk işte. Saatin her ilerleyen saniyesinde, benliğinin en kutsal yerinde onu taşımak... Her kalp atışıyla ismini zikretmekti bağımlılığımız. Evet, bağımlı olmuştuk birbirimize. Mesafelerin de önemi yoktu ne de olsa. Gözyaşı olmuştuk, kahkaha olmuştuk. Vazgeçmek kelimesi vardı oysa ikimizin de alfabesinde bizden önce. Birçok şeyi öğrendiğimiz gibi bunu da öğrenmiştik. İyi ki de öğrendik. Aşka aşık olmaktı bütün mesele. Galiba biz bunu başarmıştık. İkimiz de alfabemize bilinmeyen harfler eklemiştik. Ne de olsa bu bizim alfabemizdi. Evet her aşkın alfabesi kendine özeldir. Ne de olsa bilinmeyen bir lisanstır o. Kimi sessizce yaşar, kimi çığlık çığlığa. Kimsenin çözemediği bir dildir işte. Sadece üç harfe sızdırıp geçer başkaları. Aşk demek ne kadar kolaydır. Peki gerçekten o kadar kolay mıdır? Dünyanın hiçbir kaşifi de bulamaz, çözemez oysa...Tüm bilinmezlikleri taşır oysa...Sahi onca aşk hikâyesi, onca şiirler boşuna mıydı? Ne yaşanmışlık vardı tarihte, ne yaşanamayanlar...Kim bilir belki o hikayeler aşık etmişti kendine. Aşka âşık olmak bu belki de.. Kimi noktayı koyarak gömer içine kimi destan yazar o üç harfle.