Gün içinde oturdum, çayımı aldım, kızımı izleyerek düşünmeye başladım. Günlerce uğraştı, denedi, olmadı tekrar denedi, çabaladı ve sonunda emeklemeye başladı. Başarılı oldu ama bir anda olmadı.
Ve kendime döndüm dedim ki, ‘kızım kadar olamadım’.
Neden mi dersiniz?
Başarılı olmak istiyorum ama her gün çabalamıyorum. Aslında beni daha çok sınava girenler, proje hazırlayanlar, plan yapıp sonunu getiremeyenler anlar.
Kazanmak, o işi almak isteriz ama buna bende dahil çoğumuz son ana bırakırız çabalamayı. Bir anda ya çok çalışırız ya da hiç.
Ama baksanıza yaradılışımızdaki fıtratımıza. Hepimiz aynı yollardan geçtik aslında. Biraz biraz ama her gün emeklemek için çabaladık.
Peki nereye gitti bu azmimiz. Nasıl yok ettik yada ettiler içimizdeki bu çabalama duygusunu?
Binlerce kez yapamazsın deseniz de bebeğinize, o denemeye devam eder her şeye inat. Peki her şeye rağmen yürüdüğümüz yolda ilerleme kavramını nereye sakladık. Belki de, yine mi olmadıcılara, hımm yapamadın mı diye gelenlere, ya da şu bu başarmışçılara kaptırdık. Ya da verimli kullanamadığımız sürecin yükleri altında ezdirdik. Bilinmez.
Ama fıtratta var olan bu duygu oradadır. Saklanılan yerden çıkarmak lazım.
Bir sınavdan çıktım. Başara da bilirim, başarısızda olabilirim. Ama kaynak benim, kızım sayesinde fark ettim içindeki bu fıtratı. Ben onunla buldum.
Sizin ilham kaynağınız ne olur bilinmez ama bir an önce fıtrata dönüp başarmanız ve evet ben işte buydum demenizi ümit ediyorum.
Her şeye rağmen, her şeye inat, tekrar tekrar deneyerek. Her gün az az ama devamlı, yolunuzda yürümeniz dileğiyle.