En sevdiğiniz tatlı nedir diye sorsam yazının en başında. Hepimizin cevabı eminim ki farklıdır. Hafta sonu sınavım olduğu için çocuğa bakmaya gelen annemin pişirdiği aşureyi tadarken aklıma geldi bu soruyu sormak.
Aşure sever misiniz bilmem ama benim hayretle yediğim bir tatlıdır. Ufakken, içine nohut ve fasulye giren bir şeyin nasıl tatlı olabileceğini düşünürdüm hep. Aslında hayat gibi.

İçindeki malzemeleri düşünelim. Nohut ve fasulye mesela. Rahatsızlık verdiği için türlü pişirme tekniği uygularız. Kötü bir olay yaşamamak için aldığımız tedbirler gibi. Buğday mesela, suya koyup nasıl piştiğini izleriz bir gecede. Bu da mesela ufak meseleleri kalbimizde ne kadar büyütüp şişirdiğimize benzer aslında. Peki, kuru üzüm, incir, nar ne desek; hayattan aldığımız tatlar, kimi kazandığımız sınavlar, kimi bir eş, kimi bir çocuk sevinci gibi. Kimi zaman ise durup bir kahve.
Hayattan tat aldığımız her ana eşittir aslında. Mideyi rahatsız eden kuru fasulyenin, nohutun, pirincin buğdayın olduğu bir şey bu kadar güzel olabiliyorsa eğer bir durum düşünmek lazım.

Bizi mutsuz eden, küçücük şeyleri büyütüp büyütüp hayatımızın merkezi olan sorunları (buğday misali) güzelleştiremez miyiz?

Bu sorunları biraz temiz hava çekip içimize tatlandıramaz mıyız? Aşure gibi. Eğer okuduysan buraya kadar dur!
Hayatında olan (incir misali) tatlı bir anı, belki aldığın bir nefesi, attığın bir adımı yada üzüm kadar hayatına tat katan arkadaşını düşün.
Sorunları göz ardı etmeden onlarla birlikte kabullen hayatını.
Hepinize aşure gibi, sorunlara rağmen şükredeceğiniz bir yaşam diliyorum
Sağlıcakla kalın