Korona virüs sebebiyle çoğumuz uzun zamandır evlerdeyiz. Daha az hareketli ve bu sıkıntılı zamanların yarattığı stres, endişeye bağlı olarak daha çok yiyoruz. Devam eden bu süreçte ramazan ayının gelmesi; yaşanılan uzun süreli açlıktan kaynaklı metabolizmanın yavaşlaması, ramazan bayramında her ne kadar evlerde de olsak hareketsizliğin de etkisiyle beraber alınan kilolar neticesinde kilo verme telaşı başladı. Bir de yaz aylarına giriyor olma, telaşı daha da artırmış olabilir. Özellikle bu salgın günlerinde kilo verme uğruna yanlış beslenme modelleriyle sağlığınızdan olmayın, bağışıklığınızı düşürmeyin.
Son aylarda alınan kiloları bir hafta on gün gibi kısa sürelerde vermeye çalışmayın. Bu uzun süreçte alınan kiloları daha az sürede verme isteği gerçekçi bir hedef değildir. Zayıflamak için koyduğunuz hedefler kilo vermenizde çok büyük rol oynar. Sizi yolunuza devam da ettirebilir, kısa süre de vazgeçirebilir de. İnternette, dergilerde karşınıza çıkan kısa sürede fazla kilo verdirmeyi iddia eden popüler diyet akımlarına inanmayın. Yaşam tarzı değişikliği davranışını benimsemeyi amaç edinmeyen diyetlerden uzak durmakta fayda var. Bu popüler diyetlerin genelde dayattığı tek tip beslenme modeli, özellikle bağışıklığı güçlü tutmak zorunda olduğumuz bu süreçte sağlığınız olumsuz etkileyebilir.
Tatlı, pasta, börek, çikolata gibi karbonhidrat grubu besinlerin fazla tüketilmesi ödeme neden olur. Özellikle bu günlerde bu şişkinliği fazlasıyla hissediyor olabilirsiniz. Su tüketimini artırmak ve bu grup besinleri daha az tüketmek ödem problemine çözüm olacaktır. Sıcaklıkların artmasıyla soğuk şekerli içecek tüketimine de dikkat etmekte fayda var. Farkında olmadan tahmininizden de fazla şeker tüketiyor olabilirsiniz.
Detoks yapmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorsanız, bunu sizin yerinize 24 saat boyunca yapan organlarınızın olduğunu hatırlatmak isterim. Karaciğer ve böbrekler vücudun detoks organlarıdır. Her gün toksinlere maruz kalıyoruz. Sigara dumanı, egzoz, katkı maddeleri, tarım ilaçları, radyasyon ve daha birçok toksin kaynağı. Bunların üzerine bir de hareketsiz yaşam, kötü beslenme ve stres de eklenirse, vücut bağışıklığı güçlü tutmakta ve ihtiyacı olan besin öğelerini karşılamakta zorlanır. İşte bu noktada karaciğer ve böbrekler bu büyük sorumluluğu üstlenerek vücudu toksinlerden arındırır. Karaciğer ve böbreklerin normal işlevini gerçekleştirmesine engel olmamak da bizim sorumluluğumuzda. Yeterli ve dengeli beslenme ilkelerini benimsemek çok önemli. Günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketmek, bağırsak sağlığını destekleyen kefir, yoğurt gibi probiyotik besinlere beslenme örüntüsünde daha çok yer vermek, bitkisel protein kaynakları olan kuru baklagilleri haftada 3-4 öğün tüketmek gerekmektedir. Haftada en az 2 kere balık tüketilmeli, tüketilemiyorsa da omega-3 takviye ürünleri bir uzman görüşü alınarak kullanılmalıdır. Protein ve vitamin açısından önemli olan ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar ara öğün için iyi birer alternatif olacaktır. Ne tüketildiği kadar ne tüketilmediği de önemlidir. Yağlı et ürünleri, şeker, yüksek kafein içeren besinler, işlenmiş besinler, alkol ve doymuş yağ içeren besinlerden olabildiğince kaçınılmalıdır. Bu genel öneriler, kişiden kişiye göre farklılık göstermektedir. Size uygun beslenme programı için bir diyetisyenden yardım alabilirsiniz.