Bugün ülkemizde her problem bir süre sonra içi boş tartışmalara dönüşerek, bağlamından kopmuş bir hale deviniyor. Bu kutuplaşmanın meydana getirdiği bir durum. O yüzdende çözümlerin bulunması zorlaşıyor ve zaman alıyor. Enerjimizin büyük bir kısmı boşuna heba oluyor. Gerçeklerden uzaklaşmış çözümler, daha büyük sorunlar olarak önümüze çıkıyor. Refahın artmasının önündeki en büyük engellerden biriside budur. Bu oydaşma eksikliği en küçük problemleri bile çözülemez bir duruma getirmiştir. Son on yılların en çok konuşulan konusu hala rejim, yönetim ve anayasa olmaya devam ediyor. Boşuna çekilen bu kürekler bir ileri iki geri hep aynı yerde devinmekle sürüp gidiyor. İşte gelişmemişlikte ısrar tamda budur. Konuşanın çok, iş üretenin az olduğu bir ülkede gelişme nasıl olacak ki?
Artık siyasetin ülkedeki kutuplaşmayı artıracak söylemlerden uzaklaşarak toplumun özgürlük alanlarını artırarak bilimin ve aklın önünü açacak politikalara dönmesi zorunludur. Halkın beklentisi; ülkenin yönetimsel problemleri üzerinde dönen polemikler değil, refahın dağılımının düzenlenmesidir.
Artık sosyal zekanın ürettiği polemiklerden çok, mühendisliğin üretim gücü, ihtiyaçlarımızın çözümüdür. Türk milleti toplumsal olarak rejimi özümsemiş ve içine sindirmiş olduğu halde siyasetin yarattığı yapay polemiklerden bıkmış durumdadır. Yeni nesil bu polemikçi siyaset anlayışından uzakta ve bıkmış durumda. Yeniden yapılanması gereken Türk siyaseti, somut ve analitik aklın içine girmek durumundadır. Çağını yakalayamamış siyasetçiler, düşünürler güya entelektüel görünenler biran önce tarihin çöplüğüne gönderilmelidir. Daha teknik düşünebilen; mühendisliğin önde olduğu aklın öne çıkması gereklidir. Rejim problemleri çıkararak toplumun kutuplaşmasından nemalanan iki grubun zamanı geçmiş siyasetçilerini artık yok sayma zamanı gelmiş ve geçmiştir. Yeni adıyla ortaya çıkan eski siyasetçiler günümüzün entelektüel aklını anlayacak durumdan çok uzaktırlar. O yüzdende topluma bir alternatif getirmiyorlar.
Gençler yeni bir dünyaya eski kavgalarla geçemez. Eskilerin kavgaları ve sorunları, yeni neslin sorun ve kavgaları değildir. Bu saplantılı ve kavgacı neslin, gençlere her şeyi devrederek anlayamadıkları bu çağın dinamiklerinin önünden çekilmelidir. İşte bu ilerlemenin ve gelişmenin tek anahtarıdır.
Saygılarımla