Kıbrıs için ver kurtul diyen, Ergenekon davalarında kadroları boşaltıp cemaati yerleştiren, balyoz davalarıyla Türk ordusuna demokrasi dersi veriyoruz diyen, terör örgütü başını lidermiş gibi gösteren bir halden, geldiğimiz bu hale geçiş çok zor durumlarda kalarak gerçekleşmişti. Şimdilerde ise adalet ve demokratik kurumlarımızın yaşadığı yıkılışın sancıları içinde devinen bir Türkiye elimizde kalmış gibi duruyor. ABD'nin bölgemizde gerçekleştirmek istediği projelerin yıkıntılarıyla uğraşan güzel ülkemizin geleceği, soru işaretleriyle dolu. 4 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı, 1 milyonun üzerinde Irak ve Afgan mülteci, sınırları eleğe dönmüş yurdumun üstünde karabulut gibi dolaşıyor. Tüm bu problemlerin üzerine ekonomik sıkıntıların artarak devam edecek gibi duruşu, önümüzdeki süreçte iç barışı tehdit etme aşamasına doğru deviniyor. Tüm bu olumsuzluklara Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi Türk entelektüelleri bir çare bulabilecektir. Cumhuriyet 96 yıldır en büyük kazanımı olarak, iyi yetişmiş ve çağdaş dürtülerle hareket edebilecek nitelikli bir halk kitlesi yaratabilmiştir. Türkiye her şeye rağmen bu sağduyuyu yaşayabilen bir grup insanı hala içinde barındırıyor. İyi yetişen büyük bir gençlik, cumhuriyeti özümsemiş ve çağdaş düşünce sistematiğinin içinde bulunan bir millet olmamızı ve tüm bu sorunlara akılcı çözümler üretebilme potansiyelini taşımakta. Üniter devlet yapımız, Atatürk ilkeleri ile bağlı çağdaş bir cumhuriyet, adaletin ve hukukun üstünlüğü ilkesini öne alacak bir sistem olmazsa olmazımızdır. Bunu içselleştirmiş bir millet dimdik ayaktadır. Darbe girişimleriyle ABD'nin bizden istediği cemaati bir yapı ile emperyalizmin bölgedeki taşeronu olma isteği geniş halk kitleleri tarafından ret edilmiştir. Türk halkı refah içinde çağdaş ve bütünselliğini koruma yönünde kararlı bir duruş göstermiştir. Bundan sonraki beklentim yeni Türkiye söylemleriyle, ülkemize biçilen bu elbiseyi tarihin çöpüne göndereceğidir. Bize bunları yaşatan kadroların canlanma çalışmaları da bu saiklerle rafa kalkacaktır. En kısa zamanda çağdaş normların, adalet ve hukuk devleti içinde kalınarak demokratik bir çerçeveyle esasa dönüş gerçekleştirilmelidir. Türkiye’nin biran evvel sorunların özünü anlayıp magazinden gerçeklere geçmesi gerekiyor. Suriye devletiyle anlaşılarak tüm bu sığınmacıların ülkelerine dönmeleri sağlanmalı ve tüm problemlerimizin çözümleri akıl ve bilim çerçevesinde bir an evvel gerçekleştirilmelidir.
Saygılarımla