Türkiye’nin geleceğinin ifadesi olan genç insan kaynağının kötü kullanılması, geleceğe konan dinamittir. Toplumsal huzur ve mutluluğun anahtarı olan refahın kaybına ve bununda fakirliği besleyeceği aşikar. Bugün gençlerimizin büyük bölümünü hizmet sektörü ve güvenlik güçlerinde kullanmaktayız. Geriye kalanlarında bir kısmı öğrencilik adı altında işsizliğin pençesinden bir süre korumak adına oyalanıyor ve bir kısmını da işsizler ordusunda kaderine terk ediyoruz. Üretimin artırılmasında kullanmamız gereken insan kaynağı boşuna harcanmakta. Şu an genç işsizliği %30’lara dayanmış durumda. Üniversitelerde bekleyen milyonlarca gence nasıl bir hayat sağlayacağımız ise muamma. Üretimin kurumsallaşması ve genç enerjisinin bu üretim bantlarına yönlendirilmesi en büyük ihtiyacımızı oluşturuyor. Uzun vadede toplumuna refah sağlayamayan hiç bir sistem yaşamaz. Hamaset ve güvenlik öncelikleri esas problemlerimizi çözemez. Siyasi, toplumsal milli düşünceler, milli bir ekonomi politikle birleşmediği sürece bir anlam ifade edemez. Gençliğimize sağlayacağımız mutlu ve müreffeh bir hayat, güçlü bir toplum ve devletinde temelini oluşturacaktır.
90 yıldır devam eden bu gelişmemişlikten kurtuluşun anahtarı, insan gücümüzü üretimde kullanarak zenginlik yaratmaktır. Üretmenin tadına varmış bir toplum öz güveni yerine gelen insanların meydana getireceği bir yapıya kavuşacaktır. Şuan bizler %70 civarında hizmet sektörü içinde fakirliğe mahkum, tembelliğe alıştırılmış bir halde yaşamaktayız. Üreten insanların meydana getirdiği toplumlar hiç kimseden bir şey istemeyen hak ve adalet duyguları gelişmiş bir hale devinirler. Bu hareket, zenginliğinde toplumun tüm sathına yayılarak daha güçlü bir millet yaratmanın anahtarı olacaktır.

Üretelim, gençli enerjisini üretimden yana kullanalım. Zenginlik bir toplumu birleştiren en büyük güçtür.

Saygılarımla