Merhabalar,

"insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya'nın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denize benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmış kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne"

demiş Edip Cansever...

Doğma büyüme Aydınlı olanlar da Aydın'da sonradan yaşamaya başlayanlar da bu kentin özelliklerini taşıyor. Sıcakkanlı, samimi...
Bu hafta Aydın'da doğup iz bırakan yazar ve şairlerden Samim Kocagöz'ü tanıtmak istedim. Sırasıyla Dido Sotiriyu ve Lale Müldür'ü de dilimin döndüğünce, kalemimin yazdığınca tanıtmaya devam edeceğim.
Çocukluğunun ve yaşamının büyük bir kısmının geçtiği Söke Ovası ve Menderes vadisindeki gözlemleri ilk yapıtlarında köy ve kasaba gerçekçiliğini yalın bir dil ve klasik bir anlatımla işlemiştir. Pamuk tarlalarında çalışan mevsimlik işçilerin sorunlarını anlatırken makineleşmenin yarattığı sorunları da anlattı. Kırsal kesimin sorunları, doğa ile mücadelesini anlatırken sınıf çatışmasına dayanan toplumsal çekişmeleri de ele aldı.
Yazın yaşamına baktığımızda on iki hikâye, on iki roman, inceleme, anı ve makale türünde ürünleriyle tam yirmi yedi kitap görürüz.
Samim Kocagöz çevresinde, ülkesinde ve dünyada olanlara tanık bir yazardır. Cumhuriyetin yakın döneminin tanığıdır. Bakış açısı Atatürkçülük ve toplumculuktur.
Ben Samim Kocagöz'ü üniversitede öğrenciyken, eğitim sosyolojisi dersimize giren öğretmenimizin önermesiyle okumuş, tanımaya çalışmıştım. İlk okuduğum romanı ‘İzmir'in İçinde’deydi.
Gelişen ve değişen toplumlar, yaşanılan toplum sorunlar, insanlar, çatışmalar ve bir dönem. Cumhuriyet tanıklığı. Sırasıyla "Bir Şehrin İki Kapısı" ,"Kalpaklılar" ı da okuduktan sonra yazar hakkında yavaş yavaş bilgi sahibi olmaya başlamıştım.
Bir insan yaşadığı yere, yaşadığı topluma ve döneme benziyor gerçekten. "Bir Şehrin İki Kapısı"nda Menderes nehrinin taşmasında kendileri yarar gören çevre sakinleri ile Cumhuriyet kuşağı bürokratlarının çekişmesine dikkat çekilmektedir.
"Yılan Hikayesi" romanında ise; çok partili döneme geçiş, topraksız köylülerin ağa ile mücadelesi anlatılmaktadır. Röportaj tekniğiyle anlatılan bu roman da Bafa Gölü ve çevresi anlatılmaktadır.
"Kalpaklılar ve Doludizgin" romanlarında ise; Kurtuluş Savaşı'nı anlatmakta olan Kocagöz, "İzmir'in İçinde" adlı romanında da 1960 ihtilâlini ve askeri müdahaleyi anlatmaktadır.
13 Şubat 1916'da Söke'de başlayan yaşamı 05 Eylül 1993 yılında İzmir'de sona ermiştir.
Dünya hikâye yarışmasında aldığı birincilik ödülü (Sam Amca öyküsü) alan yazar, günlük yaşamlarını ve duygularını, yalın bir dil ve gerçekçi tutumla yansıtmıştır. Ölümünden sonra adına bir öykü ödülü konulmuştur.
22 Ağustos 2018 tarihinde de Karşıyaka Belediyesi tarafından açılan yarışmada, jüri tarafından Samim Kocagöz Roman Ödülü'ne değer görülen eser Gönül Çatalcalı'nın 1950'lerin Türkiye’sinde geçen dönem romanı "Eşiktekiler" olmuştur.
O zaman ne yapıyoruz sevgili okurlar? Kendimize bir okuma listesi hazırlıyoruz, okumaya başlıyoruz. Çünkü okumak zenginleştirir.
Hafta bir başka Aydınlı yazarla buluşmak üzere...
Hoş kalın, hoşlukla kalın...