Yol yanlıştı sadece, sen değil. Buradan gideceksin demişlerdiyse de yürüdün. Karanlık oldu yürüdün, taşlı oldu yol yürüdün, çamur oldu yine de yılmadan yürüdün. Sandın ki sonu istediğine çıkacak.

Bir de silah vermişlerdi eline, karşına hırsız çıkar, köpek çıkar belki diye. Evet çıktı da ama sen köpeği sevip usulca geçtin yanından. Yol ilerledikçe karanlıklaştı ve acıktın. Simdi ne yapacaktın? Silahı çıkardın, sıktın birileri seni duysun diye ama olmadı. Her zora düştüğünde bir daha, bir daha derken kurşun azaldı.

Sadece 1 tane kaldı. Ve sen çok yoruldun. Geri dönmeliydin belki de çoktan. Nereden bilecektin ki ulaşacağını sandın. Tüm paranı da karnını doyurmak için harcadın. Gerçekten ne yapmalıydın şimdi? Silahın sesini de kimseye duyuramamıştın. Vazgeçmeden çığlık attın saatlerce. Sonra gördüğün bir odunun üzerine oturdun ve düşünmeye başladın.

Bu senin yolundu oysa. Korktuğun, kandırıldığın, yardım alamadığın, vazgeçemediğin. Peki kendimden mi geçmeliydim diye sordun. Ne de olsa tek mermi kalmıştı. Peki ya sonra?

Herkesin yolcuğu başka aslında. Kimi yaya, kimi son model araçla. Kimi denizde, kimi dağa tırmanmakta. Sen sadece yolculuğun sonucunu görüyorsun. Peki o yol nasıl bitti, yolculuk nasıl geçti biliyor musun?

Cevapları olmayan bir okuldan mezun olmayı bekliyorsun. Tüm cevaplar sende aslında. Peki ne zaman kendi cevaplarını bulmak için çıkacaksın yola?