Aydın ile ilgili olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı Nutuk’ta dikkat çeken anlatım ve övgüler yer alır.

Örnek verecek olursak, işgal döneminde Aydın’da Kuvayi Milliye’nin varlığını sürdürmesiyle ilgili anlatımında Atatürk, “Şüphesiz ki, bir yıldan beri milletin ısrarı ile kurulmuş olan Aydın Cephesi, ne dağılıp kendi kaderini Yunanlıların eline teslim eder ve ne de Hükûmet bunları dağıtabilir. O mücahitler, kendiliklerinden ve eskiden olduğu gibi savaşa devam ederler” ifadelerine yer vermiştir.

Düşünün, Milli Mücadele döneminde Yunanlılarla göğüs göğse çarpışan Aydınlılara ‘Mücahit’ diyor Atatürk. Peki ‘Mücahit’ ne demek? Kelime anlamı, ‘Kutsal ülküler uğruna savaşan kimse, alp eren’ olarak geçiyor. Demek ki Aydın’daki Kuvayi Milliye direnişiyle ortaya konan irade, Atatürk’ü fazlasıyla etkilemiş. (Kaldı ki bana kalırsa Aydın, hakikaten Milli Mücadele döneminde yazdığı kahramanlık destanı nedeniyle ‘İstiklal Madalyası’ almayı hak eden bir ildir)

Atatürk, Nutuk’ta Aydın Cephesi kurulmadan önceki sürece dönük ifadelerindeyse, İzmir, Manisa’nın ardından Aydın’ın işgali sırasında yapılan saldırı ve zulümler hakkında milletin daha aydınlanmamış olduğunu ve milli varlığı vurulan bu korkunç darbeye karşı açıktan açığa herhangi bir tepki ve şikayet gösterilmediğini de belirtiyor ve ekliyor; “Milletin, bu haksız darbe karşısında sessiz ve hareketsiz kalması, elbette kendi lehine yorumlanamazdı. Onun için milleti uyarıp harekete geçirmek gerekirdi”
İzmir, Manisa ve en son Aydın’ın işgaline milletin sessiz ve hareket kalması, saldırı ve zulümler hakkında aydınlanamamış olmasına karşı çözüm belliydi diyor Atatürk. Fakat Atatürk’ün ifadelerinde bana kalırsa anlatmak istediği, Aydın’ın işgalinin bardağı taşıran son damlalardan olduğudur, çünkü Aydın’ın işgalinin ardından milleti uyarıp harekete geçirme zamanının geldiğine vurgu yapıyor.

Nutuk’ta Atatürk, Damat Ferit Paşa’nın Aydın ili üzerinde Yunanlılar’la sınır tespitine kalkıştığını da belirterek, “Ferit Paşa’nın, Toros’un ötesindeki illerimizden vazgeçtiği Barış Konferansı‘na vermiş olduğu notadan anlaşılmış, Aydın ili üzerinde Yunanlılar’la sınır tespitine kalkışması, oradaki işgali oldu bitti halinde bir ilhak olarak kabul etmiş olduğuna delil sayılmış ve memleketin işgal edilen başka bölgeleri için de bunlara benzer gafilce ve haince siyasetiyle memleket ve milleti parçalayacağı kesinlikle anlaşılmıştır” ifadelerini kullanmıştır.

O dönemi biraz incelersek Aydın’ın sınır tespitiyle ilgili Yunanlılarla görüşme gerçekleştiren Damat Ferit Paşa bununla da yetinmemiştir. Aydın halkını işgale karşı direnişten vazgeçirmeye de çalışmıştır. Damat Ferit, Şehzade Abdurrahim Efendi başkanlığındaki Anadolu’daki işgal hareketlerine karşı halkı direnişten vazgeçirmek için kurdurduğu ‘Anadolu Nasihat Heyeti’ni, işgal döneminde bizzat Aydın’a da göndermiştir. Kuvayi Milliye direnişini kırmak için Aydın’da gelen bu heyet, silahlı teşkilatlanmaya gerek olmadığını, sonu olmayan girişimlerin kendilerini zor durumda bıraktığını ve bir avuç insanla yedi düvele karşı çıkılamayacağını söylemiştir.

Peki Aydınlıların cevabı ne olmuştur bu heyete ve Damat Ferit’e biliyor musunuz? Milli Mücadele döneminde şehit düşen ve hala mezarının nerede olduğu bile bilinmeyen Sökeli Cafer Efe’nin şu sözleri gerekli cevap olarak yeterlidir sanırım;

“Türk hayat saltanatından vazgeçer hürriyet sevdasından vazgeçmez!”