Geçtiğimiz günlerde Söke Ovası’nda pamuk hasadına katılan CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız, pamuk primi desteklemelerinin en az 5 lira olması gerektiğini açıkladı.

***

Devletin en az 5 lira prim vermediği takdirde, “seneye bu beyaz pamuğu unutsun” diyen Hüseyin Yıldız’ın talep ettiği rakamla ilgili işin içindeki çiftçilere sorduğumuzda, bu rakamın verilmesinin imkansız olduğu ortada.

***

İşi bilenlere ne kadar olmalı dediğimizdeyse en az 2.5 lira en fazlaysa 3 lira olması gerektiği yönündeki beklentilerden bahsediliyor.

***

Tabi halihazırda hasat tamamlandı ve ardından ikinci ürün de hasat edilecek. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2021 yılında 2 milyon 250 bin ton olan kütlü pamuk üretimi yapılmış. Bu yıl yüzde 11 artışla 2 milyon 500 bin ton üretim yapılacağı öngörülüyor.

***

Ödemesi 2023 yılı Mayıs ayında yapılacak olan pamuk primiyle ilgili olarak örneğin bölgemizdeki Söke TARİŞ Pamuk Kooperatifi Başkanı İsmail Özer’in ve çiftçilerin en az 2.5 lira olması yönündeki beklentisi ortada.

***

Peki CHP’li Yıldız, neye göre prim 5 lira olmalı diyor?

Bana göre tamamen popülizm.

***

Çünkü daha önce de üreticilerin ve sektördekilerin prim beklentisi 1.25 – 1.5 lira civarındayken en az 2 lira olması gerektiğini söyleyen Yıldız, bol keseden primi yüksek tutuyor ki hem kulağa hem de göze hitap ederek gönüllere girebilsin!

***

Oysa Devlet’in uyguladığı prim sistemindeki amaç bellidir. Hatırlanacağı üzere Türkiye’de ilk kez 1993 yılında destekleme alımlarının yanı sıra pamuk ve tütünde prim sistemine geçilmiştir. Ardından bir süre ara verilmiş ve prim sistemi uygulamasına 1998 yılında pamukta yeniden başlanmıştır.

***

Peki aradaki bu primsiz geçen senelerde pamuk ekiminden vaz mı geçilmiştir?

-Hayır

***

Yaptığım araştırmalara göre, 2000’li yıllara kadar uygulanan destekleme politikaları amacına yeterince ulaşamamış ve bazı yapısal sorunlara yol açmıştır. Yani doğru düzgün bir destekleme tesis edilemediği açıktır.

***

Bir gün bir ziraat odası başkanımızın prim beklentisi bu yıl nedir dediğimde, “Devlet çıksa dese ki; Pamuğa prim mrim yok. Ürettiğiniz neyse karşılığını alın, kazanın. Bu insanlar üretimden toptan çekilecek mi? Hayır. Yine üretecekler. O yüzden prim konusunda da taleplerimiz makul olmalıdır. Ürüne katma değer katacak atılım, sanayileşme ve buna paralel olarak doğru pazar arayışı içerisine girilmelidir” dediğini dün gibi hatırlarım.

***

Buna karşın Devlet’in her sene üreticiye ciddi oranda pamuk desteklemesi ödediği de ortadadır.

***

Yıldız’ın konuyla ilgili açıklamasındaki, “Şu anda Tarım Bakanı’nın çıkıp prim açıklaması lazım ki tefecilerin aklı başına gelsin. Bu pamuğun fiyatını düşüren kendileri. Kazanan tefeciler” sözlerini de ben manidar fakat bir o kadar düşündürücü buluyorum.

***

Ancak bu sözlerde bir mantık hatası olduğunu da belirtmem gerekiyor. Evet muhalefet milletvekili olarak ortaya bir eleştiri koyabilirsiniz ancak bu mantıklı ve tutarlı değilse gülünç duruma düşersiniz.

***

Bir kere pamuğun fiyatını düşüren Devlet değildir. Çünkü pamuk fiyatlarını belirleyen doğrudan doğruya Hükümet de değildir. Bilindiği üzere pamuk fiyatlarının belirlenmesinde etkin rolü olan olgu, A Endeks’tir. Bu endeks nedir diye soracak olursanız; Pamuk ticareti yapanların günlük olarak yaptıkları pamuk ihracatının genel ortalamasıdır. Tabi bunun yanında pamuk fiyatları senelik mahsulün miktarından ekonominin durumuna kadar her şeyden etkilenmeye de açıktır.

***

Yine pamuk piyasasındaki küresel aktörler, belli başlı tekstil ve iplikçi baronlarının borsalar eliyle türlü manipülasyonları da dünden bugüne ortadadır.

***

Primlerle ilgili olaraksa örnek verecek olursam; 2002 yılı uygulamasında ödeme dönüm başına 13,5 milyon TL ve desteklemeye esas olan arazi limiti ise 500 dönümdü.

***

2002’de dolar kurunun 1,67 olduğunu hesaba katarsak dönüm başına yaklaşık 8 dolar verildiği ortaya çıkıyor. Yani dönüm başına 152 lira. Düşünün 100 dönüm pamuk araziniz var ve size pamuk primi olarak 15 bin 200 lira veriliyor.

***

Şu anda böyle bir ödeme yapılsa bundan hangi üretici memnun olur?

***

Peki halihazırda kilogram başına revize edilen sistemde ne veriliyor? Kilogram başına 110 kuruş. Hesabı genişletelim; Diyelim ki 100 dönüm araziniz var. Bu arazinizden dönümde ortalama 350 kilogram pamuk hasat etmiş olsanız mevcut prim sistemine göre elinize geçecek destek 38 bin 500 lira oluyor.

***

Yani tastamı 2 bin 70 ABD Doları. 2002 yılındaki eski sisteme göreyse elinize geçecek tutar toplamda sadece yaklaşık 800 dolardı.

***

Dolar demişken akla ilk gelmesi gereken ABD’dir.
Peki ABD önceki dönem Devlet Başkanı Trump tarafından 7 Ekim 2019’da atılan şu tweet’i kim hatırlıyor;

***
"Çizilen çerçeveyi aştığını düşünürsem, Türkiye'nin ekonomisini yerle bir ederim. Daha önce bunu yaptım!"

***

Şimdi ABD’nin ajandasında ‘Aradaki Ülke’ olarak nitelenen Türkiye’yi ve pamuk endüstrisindeki yükselen bir değer olmasını bir kenara bırakarak, türlü dış etkilerin olabileceğini, türlü manipülasyonları da hiç düşünmeden (!) mevcut durumu kabaca hesaplayalım; 2022 yılı kütlü pamuk kilogram maliyeti 15.05 lira.

***

Eldeki verilere göre de üretim maliyeti son bir yılda gerek pandemi ve gerekse de bazı nedenlerden kaynaklı olarak yüzde 200- 300 artmış. Bu hesaba göre halihazırda verilen 110 kuruşun en az 250 kuruş olması en mantıklı ve makul rakamdır. Pamuk üretici satış fiyatının da en az 21 liranın altında olmaması da gerekmektedir.

***

Bu bakımdan CHP’li Yıldız’ın üreticinin beklentisine yüzde 100 zam yapıp prim beklentisini 5 lira olarak açıklaması, bana göre siyasi şovdan ibarettir. Devlet ve üretici nezdinde de bir karşılığı olmadığı aşikardır.

***

Bunun yanında şu da bir gerçek ki; Yaklaşık 80 ülkedeki 45 milyon hane halkı tarafından ticari ölçekte üretilen ve tahminen 250 milyon kişiye yıllık gelir sağlayan pamuk, ülkemiz için de stratejik bir üründür. Elbette tekstilde yılda yıla devleşen bir ülke olmamız, pamuk üretimi konusunda üreticilerimizin teşvik edilmesi ve dışa bağımlılığımızın en aza indirgenmesi bakımından da büyük önem taşımaktadır.

***

Bu noktada hükümete düşen, üreticinin prim talebine kulak tıkamaması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'ye gerekli talimatı vererek 2023 bütçesine dönük olarak en uygun düzenlemenin yapılmasını sağlamasıdır.

***

DİĞER YAZILARI