Türkiye, önümüzdeki 5 yılda yönetmesi için bir cumhurbaşkanına gerekli yetkiyi henüz vermedi. Değişim isteyenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. İstikrarın sürmesini isteyenlerin oranı da yüzde 50’ye hayli yakın. 14 Mayıs’ın ardından yapılan haberler, seçmeni sandığa küstürecek noktaya getirdi. Siyasi isimlerin açıklamalarından çok özellikle ulusal basında yer alan bazı haberler, iftiradan öteye gitmeyen şeylerden ibaret. Gazeteciliğin adını lekeleyen, medyaya olan güveni sarsan ve dezenformasyon içeren haberler ile ilgili herhangi bir yaptırım ya da en azından bir soruşturma bile yapılmıyor. Tarafı olmaksızın kendisini bir görüşe yakın hisseden kurumlar, karşı tarafa ağır ithamlarda bulunuyor.

Sadece karşı tarafı suçlamak aslı olmayan iddiaları gerçek gibi okuyuculara sunmak iftira atmaktan öteye gitmiyor. Gazeteciliğin adını lekelemekten başka kimsenin bir işine de yaramıyor. Çünkü okuyucular bu haberlere göre fikir değiştirmiyor. Atılan iftiraları görüp yalan haberlere kanmıyorlar. Aksine demokrasiye olan inançlarını kaybedip ‘bu ülkeden bir şey olmaz’ diye düşünüyorlar. Yapılan sokak röportajlarında bile bu durumu görüyoruz. Aday isimleri ortada yokken yapılan anket sonuçlarında çeşitli isimler ortaya atılıyordu. Seçmen mevcut düzen değişsin isterken değiştirecek birini bulamamaktan dert yanıyor. Belki liderlerden siyasetçilerden önce algı oyunları yapan medyanın kendisini değiştirmesi gerekiyordur.