Dünya kendi ürettiği problemlere çözüm bulamıyor. Bu yüzden sorunlarını çözemeyen sistemler başkalaşıma uğramak zorunda kalacaktır. Yakın tarihte böyle bir değişimi, iki dünya savaşı sonrası yaşamıştık. Sorunlar çözülemeyince, sonuna kadar savaşıp herkesin gücü bittiğinde uzlaşmalar gerçekleşmişti. Güçlü olanların doğrunun hep kendilerinin söylediklerinin olduğunu zorlamaları ve aklın sisteme hakim olamaması, esas problemleri yaratmakta. Bugünde dünya aynı problemleri yaşamaya ve hegemon olma çatışmaları ile sisteme yük bindirmeye devam etmektedir. Barışın dünya üzerinde egemen olması ancak ve ancak adalet duygusunun pekişmesiyle gerçekleşebilir. Kıt kaynakların adil paylaşımının gerçekleşememesi esas meseleyi oluşturmaktadır. Zengin toplumsal katmanların yada devletlerin doymaması, sistemin çökmesine ve büyük çatışmalar yaşanmasına neden oluyor. Bundan kaybeden tüm insanlık olsa da, fakirler esas acıyı çekecektir. Küresel ve bölgesel çatışmalarda, bu paylaşım savaşları dünya sistematiğindeki fay hatlarının daha da açılmasına ve bir kaosa sürüklenmemize neden olabilir. Şuan dünyada siyasi ve ekonomik çalkantılar iyiye işaretler değil. Bu gelişmeler ışığında gerçek politikalar üretmek ve geleceğe dönük toplumsal yapımızı güçlendirmeye çalışmak yapılacak en güzel şey olacaktır.
Saygılarımla