Son zamanlarda insanlar arasında yoğun bir tahammülsüzlük havası hakim. Kimsenin kimseye tahammülü kalmamış. Özellikle bizim ülkemize has linç kültürü aldı başını gidiyor. Her gün sosyal medya mecralarında kişisel tercihleri, görünümleri yüzünden hakarete varan söylemlere maruz kalmak mümkün.

Bazen denk geldiğim söylemleri okuduğumda gerçekten insanların saklandıkları nicklerin ardında bu kadar acımasız olmaları beni dehşete düşürüyor. Son zamanlarda İstanbul Sözleşmesiyle birlikte kadınlarla ilgili söylediği sözlerle tepki çeken Murat Övünç gündemde. Sosyal medyada bundan aylar öncesine kadar videolarını izleyip gülen insanlar birkaç gündür bu kişiyi kendi sosyal medyalarından linç ediyorlar.

Dediğim gibi sadece birkaç ay önce bu kişinin videolarını paylaşan söylemlerine gülen insanlarımız bugün ise tam tersini yaparak linç kervanına katılarak inanılmaz bir üslup ile aforoz ediyorlar. Bu durum bana ne yazık ki samimi gelmiyor. Bizim ülkemizde ya birini yüceltirsiniz ya da tam tersi yerin dibine çalarsınız. Asla ortası yok.

Bu adam söylemleriyle hep sivri bir kişiliğe sahipti. Ve kadınlarla alakalı düşünceleri internette fenomen olmadan önce de vardı. Şimdi ne değişti de sizler bu adamı linç ediyorsunuz diye sorarım. Cevabı ise şu; “Popüler kültür” kavramı burada da kendini gösteriyor. İnternette linç edilen birini görünce sorgulamadan sırf insanlar bunu yapıyor diye yapan insanlar görüyorum. Bu kişinin kadınlarla ilgili ifadelerini her zaman eleştirdim. Ancak son zamanlarda internetteki eleştirileri görünce daha önce neredeydi bu insanlar diye geçirmedim değil aklımdan. Hiçbir zaman samimi bulmadım ve kişisel yaşantısında kararları beni ilgilendirmedi. Bu noktada söyleyebileceğim tek şey bu ülkede ne yazık ki kimsenin samimi olmadığı. Bir gün sevdiği birini iki saat sonra yerin dibine gömecek potansiyele sahip insanlarımız var. Öncelikle yapmamız gereken gerçek anlamda sorgulamak. Neyi sevdiğimizi kimi alkışladığımızı iyice ölçüp tartmak. Beğenmedin diye yerin dibine gömmeyecek erdeme de sahip olmak. Aslında tüm bunlardan özet olarak çıkarılacak tek şey, insanlık kavramına saygı duymak. Tek mesele bu..