Bugün iki keçi uzun ince bir yolda kesiştik. O, 73 yaşında hayat enerjisini muhafaza etmeyi başarmış, elli yıl Almanya'da yaşadığı için enteresan ama bir o kadar da tatlı şivesiyle 'ne yapıyorsun burda' diye çıkıştı. Ben ise 27'sinde, doğanın ortasında bir başına yollarda yürümeye alışkın, biraz da deli keçi olarak 'asıl sen ne yapıyorsun bu dağ başında' diyebildim. Deli deliyi görünce sopasını saklarmış derler, bizimki de o hesap. Kesiştiğimiz noktada bulunan tarihi Eskihisar köprüsünü inceledik birlikte. Nereleri yürüdüğünü, vadiye inip incelediği yerleri, doğduğu köyü, köprünün yanında yüzyıllardır akan çeşmeyi anlattı. Neden geri döndün toprağına diye sorduğumda duymaya alışkın olduğumuz bir cevap verdi. 'Çünkü memleketime aşığım', birkaç Almanca kelam gülüşmeler.. Çok üzüldüğü bir şeyden bahsederken 'bizim en büyük görevimiz doğayı korumak olmalı' diye başladı sözlerine. Köprünün yanında uzanan üç kavak ağacı varmış gençliğinde. 'Onları göremedim kesmişler öyle üzüldüm ki' dedi ve iç geçirdi. Kır çeşmesi dedikleri tarihi çeşmede kız arkadaşlarıyla bir araya gelip sohbet ettiklerini, o zamanlar doğanın bu denli bozulmamış olduğunu da ekledi. Velhasıl biraz birlikte dolaştık, köprüyü, akan suları izledik. Biraz sonra elinde bohçası, bohçasına tutturduğu yürüyüş sopası ve ilginç tarzıyla yoluna devam etti. Hani derler ya sen giderken ben dönüyordum.. İşte bizimkisi de öyle oldu. Ben yoluma devam edip yokuşlu yolu çıktım o ise dikkat et diyerek aşağı doğru yol aldı. Ardından sadece bu fotoğraf kaldı.

sultanhisar-daglarinda-denk-gelen-iki-keci-263449-196bce32c94e363aedd1ae0e410948a0.jpg

DİĞER YAZILARI