Gazetecilik, lafta kalmayacak bir takım gereklilikler içeren bir meslek. Gazetecinin elbette siyasi görüşü olur, kendisini yakın hissettiği bir siyasi parti olabilir. Sonuçta gazeteci de bir vatandaş. Oy kullanan, günlük sorunları yakından gören ve bunları anlatmakla görevli kişi. Gazeteciliğin sadece lafta kalan özelliklerinden olan tarafsızlık, ne yazık ki hiçbir mecrada kullanılmıyor. Ne yerelde ne de ulusalda tarafsız tek bir haber dahi okumak mümkün olmuyor.

Ben mesleğimizin bu gerekliliğini inatla yerine getirmeye çalışıyorum. Yazdığım her köşe yazımda yanlış bulduğum, kızdığım bir şeyleri dile getiriyorum genellikle. Bunu yaparken kişisel düşüncelerim elbette ortaya çıkıyor ama hiçbir konuda açık bir taraf ya da hedef göstermiyorum. Ve meslektaşlarımın köşe yazılarını da okumaya özen gösteriyorum.

Ama görüyorum ki her yaş ve tecrübedeki tüm yazarlar, açık bir şekilde hedef, taraf gösterip okuyucularını bir eyleme sevk etmeyi amaçlıyor. Bu büyük çoğunlukla siyasi yazılarda oluyor elbette. Önümüzde yerel seçimler var. Ve bazı gazeteciler, kazanmasını istediği kişiler, sanki aday olmuş da kazanmış gibi bir havada yaşıyor. Ya da destekledikleri partinin aday gösterme ihtimali bulunan ama kendisinin istemediği aday adaylarıyla ilgili suçlamalar yapılıyor.

Oluşturacağınız algı, belki bir iki kişinin oyunu etkileyebilir ama sırf sizin yazınız için seçimin sonucu değişmeyecek. Aday gösterilecek kişi de sizin yazınıza bakarak karar verilmeyecek. Ha, bu kişiyi övdüm, seçilirse kazancım olur, ya da bu kişi gelirse bana ekmek çıkmaz gibi küçük hesaplarla bu mesleği yürütüyorsanız orasını bilemem. Ben mesleğimi sadece keyif aldığım için yapıyorum. Bildiğim doğrularla ilerlemeye de devam edeceğim.