Hepimizin yemekten en çok zevk aldığı gıdaların başında tabi ki tatlı çeşitleri gelir. Sütlü, şerbetli ve şekerli bütün tatlılar bizlerin yemekten asla bıkmadığı gıdalardır. Tatlı aslında sonradan öğrenilen bir lezzet değildir. Eğer bir bebeğe tatlı bir şeyler verirseniz, sonradan alacağı sütü beğenmemesine sebep olursunuz.
Bu örnek durumun tamamen damak tadı ile alakalı olduğunu doğrular nitelikte. Öte yandan tatlı tüketimi beyinde endorfin ve seratonin salgılanmasını sağlayarak mutlu hissetmesine sebep olur. Tatlı tüketmeyi çok severiz hatta bazen şekerli bir şey yemediğimizde o kadar yoksunluk duyarız ki tatlı krizine gireriz. Tatlı krizi, tok ya da açken hissettiğiniz yoğun tatlı yeme isteğidir.
Bu istek bazı durumlarda günlük hayatınızın konforunu etkiler, sizi mutsuz eder ve performans düşüklüğüne neden olur. Araştırmalar tatlı krizine sebep olan birçok etkenden bahsetmekte. Bunlar şeker bağımlılığı, kötü beslenme, hastalıklar, hormonal ve psikolojik durumlar olarak sıralanabilir. Ay çekirdeği, kefir ve diğer probiyotik ürünler, tarçın, badem, yulaf ve diğer kompleks karbonhidratlar, yosun ve su bitkileri, tatlı patates gibi alternatiflerle bu isteğinizi daha sağlıklı gıdalarla giderebilirsiniz.

Yine tatlı krizine karşı stresten uzak durun. Stres mutsuz olmanıza sebep olur. Mutsuz bir zihin iste kendini daha iyi hissetmek için tatlıya ihtiyaç duyar. Sık yaşanan tatlı krizlerinin altında kronik stres ve mutsuzluk yatıyor olabilir.
Kahve miktarında azaltmaya gidin. Yapılan araştırmalar kahvenin içinde bulunan kafeinin kan şekerini yükselttiğini ve hızlı yükselen kan şekeri aynı hızla düşerek bir anda tatlı krizini tetiklediğini gösterdi.