Devlet mi verir yoksa halk mı verir?
Halk mı alır yoksa devlet mi alır?
Devlet dediğimiz güç halktan aldığı güçle toplumun refah ve mutluluğu için gerekli şartları oluşturmalıdır. Bugün için modern devlet bu olmalıdır . Tarih boyunca,uzun dönemler, aileler ve grupların hak ve çıkarları adına hareket eden devlet sistematiği, yeni çağla beraber batıda meydana gelen bir dizi çalkantı ile halkın ve burjuvazinin kurduğu bir sistemle, mümkün olduğu kadar toplum çıkarlarını öne alan bir hale devinmişti. Batıda 18. ve 19. Yüzyılların sonunda kurulan güçlü demokratik yapılar,bugün için katma değeri adaletle dağıtan ve refah içinde yaşayan bir toplum yaratmıştır. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise durum hala grupların gücü elinde tutması şeklinde devam ediyor. Güçlü devletlerde bu durumun devamını sağlamak istemektedir. Toplumsal adaletin kaybolduğu milletler birlik ve dayanışma ruhundan yoksun bir halde iç çatışmaların içinde devinip durmak zorunda kalırlar. Bireyin aidiyet duymadığı topluluklar millet olma vasfını kaybederler. Bu durumda savunma ve güçlenme iç güdülerinin kaybıyla sonuçlanır. Millet olma yani vasıflı bir toplum olma hali, gücün gerçek merkezini oluşturmalıdır . Bunun ana kaynağınıda o toplum içinde mutlu ve refah içinde yaşamayı sağlamış birey yaratacaktır. Tüm manevî atmosferin devamını maddi imkanlar belirleyecektir. O yüzden millet olma ve güçlü ve zengin bir ülke olmak istiyorsak çalışanın mutlu olduğu, üretenin hakkını alabileceği bir ortamı kuralım. Veren halk hakkı olanı alsın. Alsın ki güçlü bir ülke yaratabilelim.
Yani bu durumda anlaşılıyor ki veren birey ve önün yarattığı toplumdur. Alan devlettir. Gücün sahibi millet ,aracısı devlettir. Milletten aldığını yine kurumsal yapısıyla hizmete dönüştüren mekanizma modern devletin ta kendisidir.
Saygılar