Hikâye odur ki zamanın birinde insanların sıkça akıl danışmaya gittikleri bir bilge kişi varmış. Günlerden bir gün bilge kişiye danışmak için onun yanına bir adam gelmiş. ‘’Bilge kişi, hayatımın iyi yönde değişmesini istiyorum. Hayatımın tüm detaylarından sıkıldım artık. Ve ben yeni ve güzel şeyler istedikçe daha da kötüye gidiyor her şey. Lütfen bana yardım et’’ demiş çaresizce. Bilge kişi yerinden kalkıp içi ağzına dek toprak dolu bir bardak ve içi su dolu bir testiyle geri gelmiş. ‘’Bunlar da neyin nesi acaba’’ diye geçirmiş adam içinden. Bilge kişi adamın karşısına oturup elindekileri de önüne koymuş. ‘’Bana bu bardağı kullanarak bir bardak su verir misin?’’ demiş adama. ‘’Nasıl mümkün olabilir? Bardak toprak dolu!’’ demiş adam, durumu anlamlandıramamış. ‘’Lütfen bardağa su doldur!’’. ‘’Peki dolduruyorum’’ demiş ve toprak dolu bardağa su doldurmaya başlamış adam. Bardağın içinde toprak ve su karıştıkça çamura dönüşmüş. ‘’Dur!’’ demiş bilge kişi bir süre sonra, ‘’Bu kadar çamurla oynadığımız yeter’’. Adam şaşkın gözlerle neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bilge kişi derin bir nefes alıp konuşmaya başlamış. ‘’Toprak dolu bir bardağımız varsa ve o bardakla su içmek istiyorsak önce onu topraktan arındırmalıyız. Aksi halde elde edeceğimiz şey çamurdan başka bir şey değildir. Senin kendi zihnine ve hayatına yaptığında işte tam budur: Çamur elde etmek. Yeni bir şeyler istiyorsun ancak eskiden kurtulmadan yapmaya çalıştığın için eline karmaşadan başka bir şey geçmiyor. Hayatında yeni bir şeyler istiyorsan, önce onlara yer aç!’’.

***
Bu hikâye en hoşuma giden hikayelerden biridir. Aktarılması güç bir durumu basit bir örnekle harika şekilde açıklıyor.

***
Her birimiz hayatlarımızda yeni ve güzel şeyler istiyoruz ancak hastalıklı bir biçimde eskide ısrarcı ve bağnaz davranıyoruz. Yeni bir iş istiyoruz ancak halihazırdaki işimizden istifa etmek aklımızdan bile geçmiyor. Yeni bir ilişki istiyoruz ancak tüm düşüncelerimiz eski ilişkilerimiz üzerinde yoğunlaşıyor. Yeni bir yararlı alışkanlık istiyoruz ancak mevcut alışkanlıklarımızın hiçbirinden vazgeçmeye de niyetimiz yok. Tüm yeni istekleri eskilerimizin üzerine inşa etmeye çalışıyoruz ve yarattığımız kaos bizi daha da stresli hale getiriyor. Sonra da kendi kendimize ‘’Bu karmaşa benim kaderim galiba’’ diyoruz. Evet eskiden vazgeçmeyi öğrenene dek bu bizim kaderimiz olacak.

***
Enerji ve zamanımız sınırlı. Öyleyse sınırlı kaynakları sınırsız isteklere bölüştüremeyiz, daima bazıları açıkta kalacaktır. İstenmedik durum ve davranışlara zaman ve enerji harcamakta ısrarcı oluyorsak eğer, işlerin istediğimiz gibi gitmemesinden şikayetçi olamayız. Tercihlerimizin sorumluluğunu alıp ağlamayı bırakmalıyız.

***
Yeni ve güzel şeylerin hayatlarımıza hücum etmesi için önce bardağımızdaki toprağı boşaltalım. Sizi temin ederim bir kere çamur elde etmeyi sonlandırdığınızda devamı gelecektir.

***

DİĞER YAZILARI