Bir noktada kesişir bazı hikayeler… Dönüm noktası olur hayatımızın… En derin acılardan hiç tanımadığımız biriyle bir anda sıyrılırız…
Yada en mutlu anımızı paylaşırız bir yabancıyla…
O an’dan itibaren tüm tanıdıklarımız yabancılaşır bize… Ve bir yabancı hayatımızın merkezi haline gelir… Ne oldu, nasıl oldu, ne zamandı.. Bırakırız sorgulamayı…
Sadece o an’dır artık sizin için önemli olan… Yapmam dediğimiz şeyleri yaparken buluruz kendimizi…. Hem de hiç yadırgamadan…
Saniyelerin, zamanın ötesinde bambaşka bir ütopyada yaşamaya başlarız…
Öyle çok kaptırırız ki kendimizi, geldiği gibi gidişini de fark edemeyiz belli bir süre..
O kısacık an tüm hayatımızın özeti gibidir aslında… Sizi siz yapar yada sizi sizden eder giderken….
Ya sonu olmayan bir bekleyişte bulursunuz kendinizi…. Yada onun gidişinin intikamını alırsınız herkesten, en çokta kendinizden…
En baştan beri seçimin size ait olduğunu kavramak uzun bir zaman alır… Gökyüzünden yere çakılmak gibidir gerçeklerle yüzleşmek…
Kendi gerçeğimizle yüzleşmekten kaçtığımız her an daha da dibe batmaya başlarız…
Hayat bu ya, istemeseniz de öyle bir an gelir, çarpar yüzünüze gerçekleri…
Seçim demiştik ya… Sizin seçiminiz nedir?
Hiç gelmeyecek olanı beklemek mi? Yoksa onun intikamını hiç suçu olmayan insanlardan almak mı?
Bizler beklemekten yanayız elbette. Kendi hatalarımızla yüzleşip, yüreğimizdeki yerini mabedimiz bilerek devam edenlerdeniz hayata…
Bazen hissettiğiniz sızıyı seversiniz. Ondan bir hatıra diye…
O sızın tesiriyle dökülür kelimeler satırlara…..
“Günlerin ardına, gecelerin karanlığına sığınan bir korkağa dönüştük günden güne…
Kurduğumuz hayallerle aramızdaki mesafe arttı gün güneşe döndükçe…
Geçmişin mutlu anlarını anımsayarak ayakta durmaya çalıştık. Gözlerimiz her daldığında ufuk çizgisine, kaçtık o anılardan bugünümüze…
Her kaçış sarmak yerine yaralarımızı, daha çok kanattı inadına, unutma beni dercesine…
Her bir anı hatırlatırken yüreğimizi bize, acıyla kıvranan bir çocuk dikti gözlerini gözlerimize…
Sahip çık hayallerine, silme geçmişi, unutma seni sen yapan her bir zerreni… Dercesine…
Ve dost..
Yüreğimce fısıldadım adını…. Kimsenin bilmediği sadece senin anlayacağın bir dilde…’’
Yüreğinize iyi bakın….