İsrail Gazze’de zulümlerine tüm caniliğiyle devam ediyor. İnsan olanın içi bu acıyı kaldırmıyor. Biz de Türkiye olarak bu zulme sessiz kalmayıp her fırsatta, her platformda ses yükseltiyoruz. Savaşa dahil olmadan yapabileceklerimizi hayata geçiriyoruz, olması gerektiği gibi.
3 gün boyunca milli yas ilan ettik, yas bitti normal hayatımıza döndük. İnsanoğlu yapı gereği hayatta kalmaya odaklı. Geride kalan, ölen, acı içinde olanı hızlı bir şekilde unutup önüne bakmaya odaklanabiliyor. Yaşam mücadelesi içinde bu özellik insana güç kazandırıyor bir yere kadar bir yerde de zalimleşmeyi kolaylaştırıyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun, zulme, acıya tepkimiz aynı. Kimin başına gelirse gelsin mazlumların sesi olmak için milletçe elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin başındakiler de bu konuda ellerinden geleni yapıyor. Ancak bizim ülkemizde çok da uzak olmayan bir tarihte kimsenin saldırısı olmadan savaştan beter bir tablo oluşmuşken, ortaya çıkan yıkımın yaraları hala sarılamamışken, hatta bu yaraları sarmak için millete İBAN vermişken, kalkıp Filistin’e 600 bin dolarlık yardım yapmak çok ilginç geliyor.
Önce kendi can güvenliğimizi sağlayamazken binlerce kilometre öteye yetişmeye çalışmak gösterişten başka bir şey olmadığı gibi ne oraya ne de bize bir fayda sağlamıyor.
Depremin üzerinden 9 ay geçti. Hatay’da hala kalkmamış enkazlar var.
Depremin üzerinden 9 ay geçti. Hatay’da hala kayıp insanlar var.
Depremin üzerinden 9 ay geçti. Hatay’da hala su sorunu var.
Depremin üzerinden 9 ay geçti. Hatay’da hala yükselen ev yok.
Depremin üzerinden 9 ay geçti. Biz o acıyı unutup yenisine yardım etmek için yollara koyulmaya çalışıyoruz. Önce kendi yaramızı sarmamız gerekmez mi?