Ünlü bir otomobil firmasının Türkiye’ye yatırım yapma kararının ardından (bu yeni bir söylem değil) yer arayışı içerisine girmesi dolayısıyla Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem ÇERÇİOĞLU fabrikanın Aydın ilinde kurulabileceğini belirterek gündemi bir anda hareketlendirdi. Buna karşılık Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan açıklamayı destekleyerek bir adım daha ileri gitti ve fabrikanın Nazilli’ye kurulmasının uygun olacağını açıkladı.
Açıklamalar güzel, gündem oluşturmayı başardığına göre de başarılı. Başkanlara kamuoyunun birçok önde gelen ismi, bazı STK başkanları, gazeteciler, yazanlar, çizenler de destek verdiler. Bu da güzel, toplumsal birlikteliği sağladı. Sonrası? Sonrası yok işte, karanlık.
Şimdi bir aklı evvel çıkıp da demesin ki sen bu fabrikayı istemez misin diye. O yüzden “ben de bu fabrikanın Aydın’a kurulmasını istiyorum” diyerek magazinsel bir tartışmanın önüne geçmek istiyorum. İstiyorum da, bakalım elde ne var?
Aydın genelinde ciddi bir istihdam sorunu var. Nitelikli eleman yok, İŞKUR raporlarında bu durumu detayları ile açıkladı, ben de “İşsizliğin İkinci Yüzü” başlığı ile detaylıca yazmaya çalıştım.
Nazilli OSB’de 1 metrekare bile yerimiz yok, fabrikayı nereye kuracağız?
Nazilli’de ve hatta Aydın ilinin genelinde ciddi bir “sanayi alanı” sorunu mevcut. Bu sorun aşılmadan bu tesisi ve benzeri tesisleri nereye kuracağız?
Birileri bu sorunları ivedilikle çözeriz, yeter ki yatırımcı gelsin diyebilir. Siz bu sorunları çözün, o zaman Aydın iline yatırımcı geliyor mu, gelmiyor mu birlikte görelim.
Aydın ili birçok açıdan yatırım için uygun bir bölge değil. Bir kere kent, bu kadar güzel tabiatına ve yaşam şartlarına rağmen sürekli göç veriyor. İstihdam olanakları ve imkânlar yetersiz. Girişimcilik zayıf, ilçeler ve köylerin en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Buna rağmen tarıma dayalı sanayi bile yeterince gelişmiş değil.
Aziz Nesin’in filme de uyarlanmış “ZÜBÜK” adlı eserinde Cami yapılmasına ilçede okul olmadığı için karşı gelen, öncelikle okul yapılması gerektiğini dile getiren muhalifler vardı, kendimi onlar gibi hissediyorum. Elimizde hiçbir fizibilite yok, istihdam sorununu yıllardır çözmek için en ufak bir çaba sarf etmemişiz, mevcut yatırımcılarımıza en ufak bir imkân, bir iyileştirme sunmamışız, bunlar gibi daha nice sorunlarımız mevcutken bir anda devasa bir yatırım için birlik oluyoruz. Üstelik Manisa yerel basınında, bazı ulusal basında ve Alman basınında çıkan haberlere göre yeri belli olmuş bir fabrikaya talip oluyoruz.
Tekrar etmekte fayda görüyorum. Yapılan açıklama yerinde bir açıklama. Ses getirdi, “biz de varız” dememizi sağladı. Fakat bu açıklamalar yetmez! Eğer sanayileşmek istiyorsak ilimizin tamamını sanayi için uygun hale getirmemiz, imar planını yeniden gözden geçirmemiz, meslek liselerimizi düzenlememiz ve şehirden göçü önlemek için çalışmalar yapmamız gerekmektedir. Bir de elimizde sayısal verilerin bulunduğu bir Aydın raporu hazırlamamız şart olmuştur. Bu raporu düzenli olarak güncellemeli ve potansiyel yatırımcılara ulaştırmalıyız.
Son olarak aklıma gelmişken, Galilei'nin Engizisyon mahkemesinde hakimin eğer dünyanın dönmediğini ve düz olduğunu söylersen yanmayacak, affedileceksin sözünden sonra mahkeme kapısında Dünya dönmüyor! Demiş ve eklemiştir. Ben Dünya dönmüyor derken bile Dünya dönmeye devam ediyor!
Sağlıcakla kalın, sağlıkla kalın.